Dünyanın Önde Gelen Haberleri ve Ansiklopedisi
Slimfit
  1. DÜNYA

Afganistan

Afganistan
Sakura

Afganistan

Afganistan, resmî adıyla Afganistan İslam Cumhuriyeti Orta Asya'da yer alan ve denize sınırı olmayan bir ülkedir. Orta Asya'da bulunur; ama etnik ve kültürel bağlarından dolayı bazı kaynaklar tarafından Orta Doğu'da kabul edilir. Doğu ve güneyde Pakistan, batıda İran, kuzeyde Türkmenistan, Özbekistan ve Tacikistan, doğuda da ufak bir sınırla Çin ile çevrilidir.

Afganistan, farklı ülkerden gelen ulusları da barındırır. Ayrıca nüfusa oranları %5'i geçmeyen birçok etnik kökenli halk da (örneğin Beluçlar, Türkmenler, Nuristaniler, Araplar vs.) bu ülkede yaşamaktadır.

Ticaretin merkez noktalarından birinde olan Afganistan, bu stratejik konumu nedeniyle tarih boyunca İranlılar, Yunanlar, Araplar, Moğollar, Britanyalılar ve Sovyetler gibi çeşitli ulusların istilasına uğramıştır.

Etimoloji

Afganistan ismi (Farsça: افغانستان), Afgan toprakları anlamına gelir.

Tarihçe

Arkeolojik kazılarda paleolitik, mezolitik, neolitik, bronz ve demir çağlarına ait tipik eserlere rastlanan Afganistan topraklarında, kentsel yaşamın MÖ 3000 ile MÖ 2000 yılları arasında başlamış olabileceği değerlendirilmektedir. Afganistan’da Ahameniş hakimiyeti II. Kirostarafından MÖ 6. yüzyılda kurulmuş ve I. Darius tarafından güçlendirilmiştir. Bu siyasi varlık Büyük İskender’in Afganistan fetihlerine kadar hüküm sürmüştür.

Büyük İskender’in Keyaniyan Devleti’ni yıkması ile Makedonyalılar Afganistan topraklarında hüküm sürmeye başlamıştır. Afganistan’daki son Yunan Kral Hermaeus, MS 45 yılına doğru Kuşanların egemenliğini kabul etmiştir. Bu döneme kadar yaklaşık iki yüz yıl, küçük Yunan prenslikleri, Yüeçilerin baskısı ile kuzeyden güneye sürülerek Afganistan’ın büyük bir kısmını işgal eden İskitler ve işgalci diğer kavimlerle beraber yaşamışlardır. İskitler Afganistan’dan Hindistan’a Baltistan, İran’a Herat üzerinden yürümekle birlikte bugün Sistan olarak anılan o zamanki “Drangiana” bölgesini ele geçirmişlerdir. İskitler ayrıca Büyük İskender’in haleflerinden bir Yunan prensin elindeki Baktriya’yı işgal etmişlerdir. Ancak Yüeçilerin baskısı devam edince buradan da çıkmak zorunda kalmışlardır.

Sistan (Sakastana) bölgesindeki İskitler üzerinde önemli etkiler bırakan Part İmparatorluğu, Baktriana Devleti’nin kurulduğu dönemlerde Kuzey İran'da siyasi bir varlık olarak ortaya çıkmıştır. Yüeçiler MÖ 140 yılında Kuşanların liderliğinde Baktria bölgesi ele geçirerek egemenlikleri altına almaları sonucu bölgenin etnik ve kültürel yapısı bu yeni katılımla daha da zenginleşmiştir. Yüeçiler’in beş kolundan biri olan Kuşanlar, diğer Yüeçi prenslikleri üzerinde hakimiyet kurduktan sonra Afganistan’da bulunan rakip devletleri MÖ 50 ile MS 50 yılları arasında etkisiz hale getirmeyi başarmışlardır. Kuşanlar, Part İmparatorluğu'na boyun eğdirmiş ve Kabil’i de ele geçirmişlerdir. Kuşan hakimiyet alanı I. Kaphidies zamanında Afganistan’ı da içine alacak şekilde Parthia ülkesinden Ganj Nehri’ne kadar, kuzeyde ise Soğd ülkesine kadar genişlemiştir. Bugünkü Bagram şehri ise iki bin yıl önce Kuşanlara başkentlik yapmıştır.

Kuşanlardan sonra Akhunlar 460 yılı civarında, Hazar Denizi’nden başlayan ve doğuya doğru Kuzey Afganistan’ı da içine alan bir devlet kurmuşlardır. Bölgenin Akhun hakimiyetine girmesine kadar devam eden dönem, Afganistan’da İran ve Hindistan nüfuz mücadelesi dönemi olmuştur. Bu dönemde Partların etkisi tamamıyla ortadan kalkmış ve onların yerini Sasaniler almıştır. Kuşanların Afganistan’daki hakimiyeti 5. yüzyıl sonuna doğru Sasanilerle mücadele eden Akhunların bölgeyi istila etmelerine kadar sürmüştür. Akhunların güçlenmesi ile etkisizleşen Kuşan beyleri ise “Şahi” unvanı ile Müslümanların Afganistan topraklarında görülmeye başladıkları 880 yılına kadar Kabil’de hüküm sürmeye devam etmişlerdir.

Arap ordularının önce 636 yılında El Kadisiye’de, ardından 642 yılında Nihavend Savaşı’nda Sasanileri yenmeleri ile İslamiyetin yayılması doğuya doğru ivme kazanmıştır. Basra Valisi Abdullah Bin Amir 650 yılında bir ordusunu Horasan’a, diğer bir ordusunu da Sasani Kralı III. Yezdigirt’in peşinden Sistan’a doğru göndermiştir. Sasani Kralı’nın ele geçirilip öldürüldüğü bu sefer sonunda Arap orduları ilk defa Batı ve Kuzey Afganistan’ı, Baktria ve Herat’ı işgal etmişlerse de bölgede tamamen hakimiyet kuramamışlardır. Ancak Muaviyedöneminde, 698 ve 700 yılında İslam orduları Kabil’i almak için saldırılarda bulunmuştur. 861 yılında Sistan’daki askeri güce komuta etmeye başlayan Yakub bin Leys komutasındaki Saffariler, 867 yılında Kirman, Şiraz ve Herat’ı ele geçirdi. 871 yılında ise Belh, Toharistan ve Kabil bölgesinin yönetimi halife tarafından Yakub bin Leys’e verilmiştir. İran Platosu, Orta Asya ve Hindistan Alt Kıtası arasında bu üç istikamete bağlantı sağlayan stratejik özelliği ile Kabil Vadisi, yükselen İslamiyet dalgasına karşı uzun yıllar direniş merkezi olmuştur. Bu dönemde Orta Asya kökenli kavimlerin Afganistan’daki hakimiyetlerinin öne çıktığı görülmektedir.

Afganistan toprakları bu zaman diliminde Türk soylu kavimler ile İrani kavimler arasında bir mücadele ve hakimiyet sahası olmuştur. Saffarilerin 900 yılında Samanîlere mağlup olmasıyla Afganistan'ın bir bölümü Samani egemenliğine geçti. Gazneliler Hanedanı’nın asıl kurucusu Sebük Tigin, Samanilerin otoritesini tanımakla birlikte kendi adına para bastırmış, Zamin-Davar, Gor ve Zabilistan, bölgesinde güçlü bir otorite tesis etmiştir. Afganistan’da böylelikle egemenlik kuran Sebük Tigin, Gazne’yi işgal eden ve Kabil bölgesinde hakimiyet kurmaya çalışan Pencab Racası Jaipal’a karşı başlattığı mücadele sonunda 988 yılında Kabil ve civarını kendi hakimiyet alanına alarak Gazne Devleti topraklarına katmıştır. Taciklerin bir kolu olan Gurlular ile Behramşah’ın uzun süren mücadelesi Gaznelilerin aleyhine sonuçlanmış ve Gazne, Gurlu beyi Alaaddin tarafından ele geçirilmiştir. Gurlular 1187 yılında Gazne Devleti’ni tamamen ortadan kaldırmıştır. Ancak Gurluların Afganistan Platosu’nda kurmuş oldukları hakimiyet de uzun sürmemiştir. Gurlu ordusu 1204 yılında Harzemşahlar ve Karahitayların müşterek ordusuna karşı yapmış olduğu savaşta yenilmesinden sonra Gazne bir süre Gurlu ordusunda görevli Türk komutanların denetimine geçmiştir. Gazne, 1215 yılında Harzemşahlar tarafından ele geçirilmiş ve Gurlular dönemi Afganistan’da tamamen kapanmıştır. Harzemşahların egemenliği de uzun sürmemiş, Cengiz Han önderliğindeki Moğollar tarafından Gazne, Kabil ve 1222 yılında Herat ele geçirildi. Ögeday’in ölümü ve Moğol İmparatorluğunun bölünmesi üzerine Afganistan, İlhanlıların yönetimine girmiştir.

Bölgedeki Moğol egemenliği, 14. yüzyıl sonlarında Timur ordularınca sona erdirilmiştir. Timur'un kurduğu devlet, ölümünden sonra dağılmışsa da torunlarından Muhammed Babür’ün bölgede kurduğu Türk devleti uzun süre yaşamıştır. Babür'ün Afganistan'ı merkez yaparak kurduğu devlet, sadece buraya değil Hindistan'a da Türkler’in tekrar yerleşmesini sağlamıştır.

Babür Devleti, Afganistan'ı hakimiyet altında tutmakla birlikte Hindistan ve Afganistan arası dengeyi sağlayamamış ve ağırlığı Hindistan'a kaydırmıştır. Bu durum; kuzeyden Özbeklerve kuzeybatıdan da Safevilerin Afganistan’a inmesine sebep olmuştur. Böylece 17. yüzyılın ortalarına doğru Abdali ve Galzay adını almış olan Halaçlar, dağlık bölgelerden Kandeharve Zemindaver’in daha verimli bölgesi olan Tarnak Argandap vadilerine göçmüşlerdir.

18. yüzyılda Babür Devleti'nin zayıflaması üzerine, Afgan kabileleri de bağımsız hareket etmeye başlamıştır. Bu durumda Gılzay gibi bazı kabilelerin Babür, Abdaliler gibi bazılarının da İran tarafında yer almaları, ülkedeki karışıklığı artırmıştır. Bu esnada Nadir Kulu komutasındaki Türkmen ordusu Afganistan ve İran'ı yönetim altına almış; Hindistan Babür Türk Devletini de vergiye bağlamıştır. Nadir Şah'ın ölümünden sonra yönetime geçen Ahmet Şah, Hindistan'daki Babür Devleti’ni hakimiyeti altına almıştır (1756-1757).

Bu yıllarda İran’ın sergilediği yayılmacı politikanın tehlikesini gören Ahmet Şah, bu konuda Osmanlı Devleti ile ortak hareket etmeyi istedi ise de, girişimlerinden bir netice alamamıştır. Ahmet Şah’tan sonra Afganistan yönetiminde bulunan Timur Şah ve Zaman Şah dönemlerinde ülke, önceki ihtişamlı ve güçlü durumunu koruyamamış, iç karışıklıklar baş göstermiştir.

Bu karışılıklar 19. yüzyılın ilk çeyreğine kadar sürdükten sonra, Dost Muhammed’in yönetime geçmesi ile ülkedeki birlik tekrar sağlanmıştır. Ancak bu dönemde ise Kuzey Hindistan, Afgan birliğini zayıflatma çabası içine girmiştir. Bu yıllarda İngilizler’in yavaş yavaş Hindistan’ı hakimiyetleri altına aldıkları gözlenmektedir. İlk Afgan-İngiliz ilişkisi, Kuzey Hindistan’da Peşaver probleminin çözümünde İngiliz hakemliği ile olmuştur. Arkasından 1839-1842 yılları arasında süren Birinci İngiliz-Afgan Savaşı patlak vermiştir.

Dost Muhammed, ülkesi İngilizler’ce işgal edilmesine rağmen 1863’te Kabil’e dönerek tekrar Afgan birliğini sağlamıştı. Dost Muhammed’in 9 Haziran 1863 tarihinde vefat etmesi ile Afganistan, tekrar iktidar mücadele kaosuna sürüklenmiştir. Oğlu Şir Ali’nin 1868’de iktidarı ele geçirmesiyle bu mücadele durulmuştur. Ruslar’ın Türkistan’ı işgali, Afganlar ile İngilizleri doğal müttefik yapmıştır. Ruslar, Türkistan’ı işgal etmelerine rağmen Afganistan önderliğinde Orta Asya Devletleri’ni de içine alan bir birlik oluşmasından hep çekinmişlerdir.

1879’da vefat eden Şir Ali'nin yerine Yakup Han geçtiyse de, kısa bir süre sonra Afganistan'ın hakimiyetini Abdurrahman Han ele geçirmiştir. 1901’de vefat eden Abdurrahman Han zamanında İkinci İngiliz-Afgan savaşı yaşanmıştır (1878-1880). Bu savaş sonunda ülke, büyük çapta harap olmuş ve millî birlik zayıflamıştır. Afganistan'ın içinde bulunduğu bu olumsuz şartları fırsat bilen Ruslar, 1881’de Türkmenistan'ı işgal etmiş ve böylece de Afganistan ile komşu olmuşlardır. 1901’de başa geçen Habibullah Han, 1919’da ölünce yerine Emanullah Han geçti. Emanullah Han, Hindistan'daki İngiliz valiye bir mektup göndererek Afganistan'ın bağımsız bir devlet olduğunu ve İngiltere ile iyi ilişkiler kurmak istediğini iletmiştir.

İngiltere ise Afganistan bağımsızlığını kabul edip-etmemekte tereddüt etmiştir. Bu durum ilişkilerin gerginleşmesine ve Üçüncü İngiliz-Afgan Savaşı'nın başlamasına sebep olmuştur (1919). Bu savaşta başarı elde edemeyen İngilizler, 8 Ağustos 1919’da yapılan anlaşma ile Afganistan'ın bağımsızlığını tanımıştır.

Sovyet-Afgan Savaşı

Sovyetler Birliği, 1979'da Afganistandaki Marksist hükümetin isteğiyle işgal etmiş ve kendi denetiminde bir sosyalist Afgan yönetimi kurdurmuştur. Buna tepki gösteren yerel güçler, Batı ülkelerinin de desteğiyle SSCB'ye karşı bir silahlı mücadele başlatmışlar ve pek çok bölgede egemenlik sağlayacak düzeyde başarı göstermişlerdir. Tüm bu yıpratıcı mücadele SSCB'nin içinde bulunduğu zor ekonomik durumu daha da ağırlaştırmış ve SSCB'nin dağılmasıyla sonuçlanacak olaylara büyük bir etki yapmıştı.

ABD ve Koalisyon İşgali

Amerika Birleşik Devletleri'nde yapılan 11 Eylül saldırılarının sorumlusu olarak ilan edilen el-Kaide'nin bu bölgede yerleştiği iddiaları, Taliban rejiminin bu olaya müdahale etmemesi ve kaynak sağladığı iddiasıyla ABD ve koalisyon güçleri tarafından işgal edilmiş ve Taliban yönetimden uzaklaştırılmıştır.

Coğrafya

 
Topoğrafya Haritası

Afganistan genellikle engebeli bir araziye sahiptir. Ülkenin doğusundan içlerine uzanan ve himalaya dağlarının bir uzantısı olan Hindukuş Dağları, güneyindeki Çağay Dağları ve kuzeydeki Pamir Dağları ülkenin başlıca yükseltileridir.Ülkenin en yüksek noktası Hindukuş Dağları'ndaki 7492 m. ile Nowşak tepesidir. Ülkenin güneybatısı ve batısı dağlık değildir. Ancak fazla akarsu kaynağı olmaması nedeniyle tarım yapılamaz. Ülkede başlıca Amu Derya, Helmend, Farahrud, Murgap ve Herirud nehirleri vardır.

Nüfus Yapısı

 
Kâbil

Afganistan'ın nüfusu 2011 Temmuz ayı verilerine göre) 29.835.392 kişidir. Nüfusun %44,6'sını 0-14 yaş grubu oluşturmaktadır (erkek 7.095.117/kadın 6.763.759). 15-64 yaş aralığı ise nüfusun %52,9'unu oluşturmaktadır (erkek 8.436.716/kadın 8.008.463). 65 yaş ve üzeri ise %2,4 gibi bir orana sahiptir (erkek 366.642/kadın 386.300). Oldukça genç bir nüfusa sahip olan Afganistan'da bebek ölüm oranı her 1000 bebekten 160,23 ölüm şeklinde gerçekleşmektedir. Ortalama çocuk sayısı her 1 kadına 6,69 çocuk şeklindedir. Nüfus artış oranı %2,67 olan Afganistan'da mülteci nüfusu da önemli bir oran teşkil eder. Her 1000 kişiden 23,06'sı mülteci statüsündedir. Bu oran İran mültecilerini de kapsamaktadır. Ortalama yaş (ömür) beklentisi erkeklerde 43,16 yıl, kadınlarda 43,53 yıl ve ortalama 43,34 yıl olarak gerçekleşmektedir.

HIV/AIDS - hastalıklarına yakalanan yetişkin sayısı %0,01 olarak gerçekleşmiştir.

 
Afganistan'da nüfusun %44,6'sını 0-14 yaş grubu oluşturmaktadır. Ortalama çocuk sayısı her 1 kadına 6,69 çocuk şeklindedir. Kâbil, Afganistan'da çocuklar.

Yüzölçümü yaklaşık Fransa kadar olan Afganistan'ı Hindukuş ve Pamir sıradağı zincirleri kuzey ve güney olmak üzere iki bölüme ayırır. 1979'da, Sovyet-Afgan Savaşı öncesi yaklaşık 15 milyon nüfusu bulunan Afganistan'ın 2006 itibarıyla tahmini nüfusu 30 milyon'dur.

Başkent Kabil ülkenin en büyük kentidir; diğer önemli kentler batıda Herat, güneyde Kandahar ve kuzeyde Mezar-ı Şerif'tir. Yerel ve ulusal düzeyde bütünleşmenin zayıf olduğu Afganistan'da coğrafi engellerin yanında toplumsal hayatın da büyük sorunları vardır. Okuma yazma oranı yüzde 10 civarında olan Afganistan fert başına düşen gelir bakımından da dünyanın en yoksul ülkeleri arasındadır.

Etnik Gruplar

 
Afganistanda Etnik Gruplar (2005)

2013 itibarıyla Peştun: %42, Tacik: %33, Türk: %12, Hazaralar:%9, Aymak: %4, Beluç: %2, Diğer: %4.

Afganistan'daki Türk halkları genelde Afganistan Özbekleri ve Afganistan Türkmenleri'nden ibarettir. Bunun dışında az da olsa Pamir bölgesinde Kırgızlar da vardır. Rus savaşı esnasında Pamir bölgesindeki Kırgızların büyük kısmı Türkiye'nin Van İline yerleştirilmiş ve yaşadıkları köye Ulupamir ismi verilmiştir. Bölgede hayvancılık ve koruculuk yapmaktadırlar.

Afganistan'daki Türkler, Türkiye'den gidip Afganistan'a yerleşen Türkler'e verilen genel bir addır. Türkiye'den Afganistan'a genellikle işçi göçü olmuştur. Ülkedeki toplam Türk nüfus 4,500 civarıdır. Ülkeye göç ABD tarafından işgal edildikten sonra durma noktasına gelmiştir.

Din

Halkın %99'u Müslüman'dır. Bunların %80'i Sünni, %19'u Şii Müslümandır. %1'i ise diğer dinlere mensuptur.

Ekonomi

 
Geleneksel kıyafetleriyle Afgan okul çocukları

Afganistan, kara ile çevrili bir ülkedir, ekonomisi tarıma ve hayvancılığa (koyun ve keçi yetiştirmeye) bağlıdır. 15 milyonluk çalışabilir nüfusa sahiptir. İşgücünün sektörlere göre dağılımında tarım %80, endüstri %10, hizmetler sektörü ise yine %10'luk bir paya sahiptir. Endüstri ağırlıklı olarak küçük çapta tekstil, sabun, mobilya, ayakkabı, gübre, çimento; el yapımı halılar; doğal gaz, yağ, kömür, bakır işletmelerine dayanmaktadır.

Afganistan çok zengin bakır rezervine sahiptir.

Elektrik üretimi 905 milyon kWh olarak gerçekleşmektedir. Buna istinaden tüketim 1.042 milyar kWh olmuştur. Hiç elektrik ihracatı yapamayan Afganistan, 200 milyon kWh elektrik ithalâtı yapmaktadır. Tarım ve hayvancılık ürünleri, haşhaş, buğday, meyveler, fındık; yün ve deridir. İhracat tutarı 2005'te 471 milyon$ olarak gerçekleşmiştir. İhracat ürünleri, haşhaş, meyve ve fındık, el yapımı halılar, yün, pamuk, deri, değerli taş ve mücevherlerdir. İhracat ortakları ise Pakistan, İran, Almanya, Hindistan, Birleşmiş Krallıklar, Belçika, Lüksemburg, Çek Cumhuriyeti'dir. İthalat tutarı, 2005 verileriyle $3.87 milyar dolar olan Afganistan'ın ithalât ürünleri yabancı sermaye, yiyecek ve petrol ürünleri, çok sayıda tüketim malıdır. İthalat ortakları ise Pakistan, İran, Japonya, Singapur, Hindistan, Güney Kore ve Almanya'dır. Para birimi Afgani'dir ve uluslararası ISO kodu "AFA"dır.

Ulaşım ve Taşımacılık

Demiryollarının toplam uzunluğu 24.6 km, karayolları 42150 km (bunun 12,350 km si asfalt, geri kalanı yani 29,800 km si stabilize yoldur), su yolları 1,200 km dir. Ülkede boru hatlarının toplam uzunluğu 466 km dir. 51 adet havaalanı bulunan Afganistan'ın en büyük havalalanı Kabil Uluslararası Havaalanı'dır. 11 adet helikopter alanı mevcuttur.

Eğitim

 
Gardez şehri yakınında bulunan Bamozai ilköğretim okulunun kız sınıfında oturan kız çocukları. Okulun binası yoktur ve dersler açıkhavada bostanın gölgesinde yapılmaktadır. (Paktiya Vilayeti, Afganistan, 2007)

Afganistan eğitim sistemi 6+3+3 şeklinde bir kademelendirme üzerinde şekillenmiştir. Buna ilişkin olarak okul öncesi eğitim ile başlayan süreç (0-3 yaş ve 4-6 yaş iki aşamalıdır), 6 yıllık bir genel öğretim sistemi ile devam etmektedir. Bu aynı zamanda genel okur yazarlık kursları ile de desteklenmektedir. 6. sınıf sonrasında ise ikili bir ayrım ile din eğitimi ağırlıklı ortaokullar ve genel eğitim müfredatını benimsemiş ortaokullarda eğitim verilmektedir. Son aşama olan liseler ise 3 farklı bölümden oluşmaktadır. Bu noktada bir anlamda branş eğitimi almakta olan öğrenciler, öğretmenlik, teknik meslek liseleri ve sosyal bilimler-fen bilimleri ağırlıklı liselerde öğrenim görebilmektedirler. Bundan sonra ise branşlarına ilişkin yüksek öğrenim kurumlarına devam etmektedirler.

Afganistan'da eğitim alanında kadın ve erkek arasında herhangi bir ayrım yapılmamıştır. Her Afgan vatandaşı eğitim hakkından yararlanmada eşit haklara sahiptir. Her 7 yaşına gelen her çocuk devlet okullarından parasız yararlanma hakkına sahiptir. Afganistan Anayasası 43. maddesine göre, devlet okulları parasızdır ve ilköğretim zorunludur. Ancak Afganistan'ın uzun yıllar süren işgallere maruz kalması ve ülkenin içinde bulunduğu siyasi, ekonomik açmazlar eğitim sistemini de olumsuz etkilemiştir. Ülkede 2005 yılı verilerine göre 5 milyona yakın çocuk okullarda eğitim görmüştür. Ancak okullaşma oranındaki düşüklük, öğretmen ve kırtasiye yetersizliği gibi nedenlerden ötürü istenilen verim alınamamaktadır. Buna rağmen 2003 yılında 8.500 çadırda 25.000 civarında öğrenci, bu çadırlarda verilen eğitim hizmetinden yararlanmıştır.

Makaleni beğendinizmi? Sosyal medyada takip edin!

Küfür, hakaret, rencide edici ve büyük harfle yazılan yorumlar onaylanmayacaktır.

Sakura

San Francisco temelli bir firmanın tavuk tüyünden laboratuarda yetiştirdiği tavuk eti

Editörün Seçimi