Dünyanın Önde Gelen Haberleri ve Ansiklopedisi
Slimfit
  1. AZERBAYCAN

Revan Hanlığı

Revan Hanlığı
Sakura

Revan Hanlığı

Revan Hanlığı (Azerice: İrəvan xanlığı), merkezi günümüzdeki Erivanşehrini başkent olarak seçen ve 1747 ile 1828 yıllarında faaliyet gösteren hanlıktır.

Revan Hanlığı, 18. yüzyılın ikinci yarısı ile 19. yüzyılın başlarında diğerlerine oranla kuvvetli bir stratejik bir duruma sahip olan Güney Kafkasya Türk hanlıklarından birisiydi. Bölge halkının idarecilere olan sosyo-kültürel açıdan bağlılık gösterip merkezi devlet otoritesini reddeden geleneği ve o yıllarda Rus Çarlığı'nda ve İran'da yaşanan siyasi çekişmelerden ötürü ortaya çıkan otorite boşluğu Revan Hanlığı'nın kurulmasındaki başlıca etmenlerden olmuştur.

Revan Hanlığı, Safeviler Devleti'nin dâhilinde Çukursa'd (İrevan Beylerbeyliği) adlı arazide kurulmuştu. Çukurs'ad Beylerbeyliği Revan şehri ve çevresini, Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti'nin Şerur ve Sederek rayonlarını, Türkiye'nin Iğdır ilini ve aynı zamanda Beyazıt Kalesi'ni içine almaktaydı. Beylerbeyliği, Kaçar boylarının temsilcileri yönetiyordu.

 

Siyasi tarihi

Hanlık öncesi siyasi durum

Azerbaycan hanlıklarının bulunduğu topraklardaki halk, inancı ve kültürü gereği aşiret reisinin, boy beyinin ya da han olarak kabul ettiği önderin dışında hâkim devletin merkez yönetimine bağlanmayı reddetmekteydi. Bu nedenle toprakların önceki hâkimi Safeviler Devleti de Azerbaycan vilayetlerininin idaresini yerli-güçlü sülalelerin içinden çıkan boy beylerine veya hanlara bırakmak zorunda kalmıştı. Vilayetlerdeki yönetime atanan kimselere de mevkilerine uygun olarak toprak verilirdi.Bu tür toprak sahibi aileler, devlete verginin yanında istendiğinde yardımcı kuvvet olarak gönderilmek üzere bir miktar asker de beslerdi. İlerleyen zamanda, toprak sahipleri devlet otoritesinin boşluğundan faydalanarak, işlettikleri toprakları özel mülk hâline getirmeye başladılar. Böylece, geniş arazileri içine alan toprakların yönetimi irsi olarak belirli bir sülalenin eline geçmesi ailelerin devlet hâlinde teşkilatlanmaları için zemin oluşturmaktaydı.Safevî şahı III. Abbas'a isyan eden Afgankabilelerinin Safevî Devleti'nin başkenti İsfahan şehrini ele geçirmeleri dolayısıyla 1722 yılında bu devlet çökmüş ve Afganların lideri Mir Mahmut, İsfahan'da tahta çıkıp Hotakî hanedanı yönetimini başlatmıştı. Ancak Afganlar, eski Safeviler Devleti'nin topraklarının tamamında yönetimi ele geçirmemişlerdi. Rus Çarlığı ve Osmanlı Devleti de mevcut durumdan yararlanarak Safevi mirasından kendi paylarını almaya çalışıyorlardı. Ağustos 1724 tarihinde Revan şehri Osmanlılar tarafından ele geçirildi.

Osmanlılar Revan şehri ve çevresini 1735 yılına kadar yönettiler. Afşar boylarından olan Nadir Şah'ın yönetimindeki Afşar Hanedanı'nın 1736'da yeniden kurulması ve kuvvetlenmesi dolayısıyla adı geçen arazi yeniden İran'ın yönetimine geçti. 1736 yılında Nadir Şah, Muğan Kurultayı'nda kendisini şah ilan ederek resmen Safevî sülalesinin hâkimiyetine son verdi. Nadir Şah bu dönemde güvenilir adamı Pir Mahmut Han'ı, Revan Beylerbeyi olarak atadı. Nadir Şah'ın büyük bir ordusu vardı. Bu da halkın vergi yükünün ağırlaşmasına neden oluyordu. Daha 1740'lı yılların başlarında diğer şehirlerin yanı sıra Revan şehrinde de fakirden zengine kadar birçok kişi gereken vergileri ödeme durumunda olmadıklarından dolayı isyan ederek dağlara çıkmıştı. Sayısız isyanlar, Nadir Şah Afşar'ın devletinin temelini sarstı ve 1747'nin Haziran ayında Şah, sarayda bir suikast sonunda öldürülünce Afşar Hanedanı iç karışıklıklar içerisinde kaldı. Yeniden özgürlüğünü kazanan Azerbaycan topraklarında egemenlik süren toprak sahipleri tarafından tek bir devlet yerine on dört bağımsız hanlık ve bunlara bağlı olmak üzere küçük sultanlıklarla meliklikler kuruldu.

Serdar Büyük Hüseyin-Ali Han, şehirde büyük çaplı onarım yapmış, su kanalları tesis etmiş ve en önemlisi 1760'ta Gökmescid’i Revan’a kazandırmıştır.

 

Kuruluşu ve Gürcistan ile egemenlik mücadelesi

Merkezi yönetimin çökmesini müteakip kurulan hanlıklardan birisi de Revan Hanlığı'ydı. Revan Hanlığı'nın temelini, Erivan'da İran yönetimine karşı isyana liderlik yapan yerli zenginlerden Mir Mehdi Han’ın attığı kaynaklarda geçer.Mir Mehdi Han, kendisini 1747'de han ilan etti ve Revan Hanlığı tarih sahnesine çıkmış oldu.

Revanlı Mir Mehdi Han, kendi arazisini genişletmek amacıyla 1748 yılının başlarında Urmiye Hanlığı'na saldırdı ve bazı bölgeleri ele geçirdi.1749 yılında Karabağ hanı Penah Ali Han, Revan Hanlığı'na saldırarak Eçmiadzin çevresindeki toprakları yağmalayıp, geri döndü. Hanlıktaki Ermeniler bu olaydan yararlanarak yardım için Gürcü çarları olan II. Teymuraz'a (en:Teimuraz II) ve oğlu II. İrakli'ye (en:Erekle II) baş vurdular. Revan topraklarını ele geçirmek isteyen Gürcü çarları Eylül 1751'de hanlığa saldırarak Mir Mehdi Han'ın ordusunu yendiler ve buradan da Tebriz'e kadar ilerlediler. Bu olaydan sonra Revan hanı, Gürcü çarlarıyla birlikte olmaya söz verdi.

 
Revan hanı Hüseyin Ali Han'a mahsus Tebriz halısı (Azerbaycan Milli Tarih Müzesi)

Bu nedenle de, Revan hanı, Gence hanıyla birlikte II. Teymuraz ve II. İrakli'nin 1751 yılında Şeki hanı Hacı Çelebi Han'a karşı savaşa katıldılar. Ancak saldırıda Hacı Çelebi Han, Gürcü çarlarını ve müttefiklerini yendi.

1748 yılında Mir Mehdi Han tarafından yenilen Urmiye hanı Feth Ali Han Afşar, eskiden Nadir Şah'ın yanında hizmet eden, şimdi özgür olan Afşar-Afgan çeteleri kendi tarafına çekti ve onları bir kısım Urmiye savaşçısıyla beraber Revan'a gönderdi. Bu ordunun ön birlikleri Revan Kalesi'ni kuşattı. Revan Ermenileri yeniden Gürcü çarlarından yardım istediler. Gürcü ordusu II. İrakli'nin komutasında Revan'a yürüdü ve sayıca az olan Revan'daki öncü birlkleri yendi. Ama vazgeçmemiş olan Urmiye Afşar-Afgan ordusunun yaklaşığını gören Gürcü çarları Revan çevresini terk etti. Ordu kolaylıkla Revan Kalesi'ne girdi ve II. İrakli'yi takip etti. İki taraf arasında yapılan kısa savaş sonrası sonrası II. İrakli kendisi için ağır koşullar içeren bir barış antlaşması imzaladı. Çetelerin kumandanı, Güney Azerbaycan'a döndüğünde Mir Mehdi Han'ın yerine Halil Han Özbey'i Revan'da hanlık tahtına oturttu.

Afşar ve Afgan orduları Kuzey Azerbaycan'ı bırakıp gittikten sonra Gürcü çarları yeniden Azerbaycan hanlıklarını ele geçirme politikalarına devam ederek 1752 yılında Kuzey Azerbaycan'ın en kuvvetli hanı olan Hacı Çelebi Han'a karşı yeniden harekât başlattılar. Çarlar birçok Azerbaycan hanını, Revan hanı da dâhil olmak üzere, Hacı Çelebi Han'a karşı savaşı görüşmek ve konuşmak amacıyla Gence yakınlarında bir yere çağırarak hapsetti. Hacı Çelebi Han'ın büyük orduyla geldiğini gören Çarlar hapsettikleri Azerbaycan hanlarını alarak Tiflis'e doğru hareket ettiler. Hanlar, Hacı Çelebi Han'a onları bıraktırmaları için gizli yolla haber saldılar. Hacı Çelebi Han, Tiflis yakınlarında Gürcü çarlarına yetişti. Gürcüler, hanları bırakıp şehre kaçtılar ve kendi hanlıklarına dönen diğer hanlar gibi Revan hanı da Revan'a döndü.

Halil Han Özbey'i Revan'da destekleyenler çok az olduğundan, yerli feodal, Hasan Ali Han Kaçar ihtilal yaparak hanlık tahtını ele geçirdi. Hasan Ali Han toplam 4 yıl hanlık yaptıktan sonra 1759 yılında bu görevi kardeşi Hüseyin Ali Han'a devretti. 1756 ve 1769 yıllarında II. İrakli yeniden Revan Hanlığı'na saldırdı ve Hüseyin Ali Han'ı Gürcü hazinesine belli miktarda vergi vermek zorunda bırakarak kendisine bağlı hale getirdi. İran'da yönetimi ele geçiren ve şah vekili unvanını kullanan Kerim Han Zend, Hüseyin Ali Han'a II. İrakli'ye artık vergi vermemesini teklif ederek onu savunacağına söz verdi. Bunun üzerine Hüseyin Ali Han, II. İrakli'ye vergi ödemeyi kesti.

1779 yılında Kerim Han Zend öldükten sonra İran ve Azerbaycan'daki iç çekişmelerden yararlanan Gürcü Çarı II. İrakli, yeniden Revanlı Hüseyin Ali Han'dan vergi istedi. Hüseyin Ali Han'ın bunu kabul etmemesi üzerine II. İrakli, 20 bin kişilik bir orduyla hanlığa saldırdı. Savunmayı aşamayan çar, geri dönmek zorunda kaldı. Gürcü Çarı döndüğünde Revan Hanlığı'ndan kendisiyle birlikte 1600 Hristiyan ile 700 Müslüman ailesini de götürdü. Hüseyin Ali Han, Osmanlı Devleti'nin desteğine güvenerek Gürcistan'a götürülmüş ailelerin geri verilmesi talebinde bulundu. II. İrakli, bunu kabul etmese de, Hüseyin Ali Han'la barış antlaşma imzaladı. Buna göre, Hüseyin Ali Han, II. İrakli'ye yılda 30 bin manat vergi vermeyi kabul etti. Hatta, bazı kaynaklardaki bilgilere göre İrakli bu miktarı 50 bin manata kadar yükseltmişti.

Hüseyin Ali Han bir müddet sonra yine II. İrakli'ye bağımlı olmaya itiraz etti. Bunun üzerine, Gürcü orduları sık sık Revan'a saldırmaya başladı. Osmanlı Devleti'ni rahatsız eden bu durum karşısında, II. İrakli bir nota ile uyarıldı.Sultanın emriyle Revan'daki durumu öğrenmek için Kars'tan üç tüccar buğday almak maksadıyla Revan'a gönderildi. Tüccarlar Revanlıları mücadele etmeleri konusunda teşvik edip ihtiyaçları durumunda Müslüman ve Türk devleti olduklarından hanlığı koruyacağına dair devlet adına söz verdiler. Bir süre sonra da, Kars valisi tarafından hanlığa para ve hediyeler gönderildi. Bu olaylardan sonra, Osmanlı-Revan yakınlaşmasının başlaması hanlık içerisinde yaşayan Ermenileri hoşnut etmedi ve bundan dolayı Ermeniler Rus İmparatorluğu'na elçi göndererek Rus hükümetinden onları himaye etmelerini istediler.

1783'te Erivan'da isyan sonucu Hüseyin Ali Han'ın öldürülmesi, hanlıkta bir iç karışıklığa neden oldu. II. İrakli, durumdan yararlanarak Revan Hanlığı üzerinde baskı kurmak istedi. Bu amaçla kayın biraderini bir kısım silahlı güçle Revan'a göndererek Gürcülere yakın olan Ahmed Han'nı tahta çıkarması görevini verdi. Ancak kayın biraderi Revan'a yaklaştığında Hüseyin Ali Han'ın büyük oğlu Gulam Ali Han'ın tahta oturduğu haberi duyuldu ve kayın birader geri dönmek zorunda kaldı.

1784 yılının başlarında Osmanlı temsilcisi Halil Efendi, Dağıstan, Şirvan ve Karabağ'da bulunduktan sonra, bir süre Revan'da kaldı. Halil Efendi, Gulam Ali Han'ı II. İrakli'ye vergi vermemesi konusunda ikna etti. Rus orduları Kafkasya komutanı General Potyomkin, bu durum karşısında II. İrakli'ye Erivan'ı almayı önerdi. Bu arada Kars, Erzurum ve Beyazıt'ın temsilcileri Erivan şehrindeydiler. Temsilciler, Revan hanına babasının ölümü nedeniyle taziye ziyareti ve Rus-Gürcü ittifakına karşı ittifak için gelmişlerdi. Fakat, 1784 yılının yazında Gulam Ali Han öldürüldü. Tahta, Hüseyin Ali Han'ın 12 yaşındaki oğlu Mehmed Han çıktı. Mehmed Han'ın annesi Gürcü olduğundan II. İrakli tarafından etki altındaydı. Kısa süre sonra genç hanın öldürülmesi üzerine, Revan'ın Gürcülerin eline geçeceği tehlikesini önlemek için Osmanlı hükümeti, 1784'te Hüseyin Ali Han'ın damadı Muhammed Han'ı Revan tahtına çıkardı. Sultan I. Abdülhamit, Revan'ın yeni hanıyla iyi ilişkiler kurdu.

Rusya ve müttefiği II. İrakli, Revan'ın Osmanlı kontrolüne girmesine tarafsız kalamazdı ve bu sebeple de Revan'daki taraftarlarını desteklemek amacıyla oraya 2,000 kişilik ordu gönderdi. II. İrakli'nin baskısıyla Muhammed Han, komşusu olan Osmanlı valisine mektup göndererek II. İrakli'nın tarafında olduğunu bildirdi. Bunun üzerine, Osmanlı Devleti Revan'ı alma niyetini belli etti. Bu niyeti öğrenen Kafkasya sınırındaki Rus ordusunun kumandanı, General R. S. Potyomkin'e merkezden Osmanlılar Revan'a doğru geldiklerinde ne yapması gerektiğini de söylenmişti. Temmuz 1787'de Gürcistan'daki Rus temsilcisinin raporunda, Revan'a saldırıldığında diğer Azerbaycan hanlıklarının da Osmanlı Devleti'ne destek çıkacağı belirtilmekteydi ve bu nedenle saldırıdan vazgeçildi.

İran ve Rusya'nın egemenlik mücadelesi

1795 yılında Revan Hanlığı güneyden yeni ve daha kuvvetli bir tehlikeyle karşılaştı. Kerim Han Zend öldükten sonra İran'da Şahlık uğruna Zend Hanedanı içerisinde yaşanan taht kavgalarını Mart 1794'te bitiren ve şahlık rejimini sağlamlaştırmak isteyen Ağa Muhammed Han Kaçar sona erdirdi. Devletin eski arazisini geri almak ve aynı zamanda da Güney Kafkasya'yı da kendisine bağlı hâle getirmek isteyen Ağa Muhammed Han, 1795 yılının ilkbaharında Kuzey Azerbaycan'a ve Gürcistan'a doğru askeri harekâta başladı. Bu kapsamda kardeşi Ali Kulu Han'ı 20.000 askerle Revan Kalesi'ni almaya gönderdi. Revan, yapılan kuşatmaya 35 gün dirense de, Revanlı Muhammed Han teslim olmak zorunda kaldı. İran hazinesine yılda 8 funt (tartı birimi) altın ve 80 bin manat göndermeyi kabul etti. Revan Hanı aynı zamanda gerektiğinde kendi askeri birliğiyle Kaçar Hanedanı'nın hizmetine girmeyi taahhüt etti.

1796'da Ağa Muhammed'in Horasan ve Türkmenistan'daki küçük çaplı ayaklanmaları bastırmak üzere bölgeden ayrılmasını fırsat bilen II. Katerina, Kafkasya'ya saldırarak aralarında Gence, Bakü ve Şirvan'ın da olduğu birçok şehri ele geçirdi. Ancak, II. Katerina'nın yerine geçen I. Pavel, Rus ordusunu bölgeden çekti. Osmanlı Devleti'ne isyan eden bir paşayı destekleyerek Osmanlı-Revan Hanlığı ilişkilerini kötüye çeviren Muhammed Han'a karşı Kars Paşası ile Rusya'nın Kafkas Ordu kumandanı ittifak yaparak Muhammed Han'ı yendiler.Ağa Muhammed Han, kendine sadık olmayı reddeden Revanlı Muhammed Han'ı görevden aldı ve yerine kardeşi Ali Kulu Han'ı atadı.

Ağa Muhammed Han'ın 1797'de Şuşa'da öldürülmesinden sonra yerine geçecek bir çocuğu olmadığındanyeğeni Feth Ali Şah Kaçar hükümdar oldu. Feth Ali Şah, ordularını Kuzey Kafkasya'ya, özellikle de Revan'a yöneltti. Sisyanov, İran orduları ulaşıncaya kadar Revan Kalesi'ni almak için şehri toplarla ateşe tuttu.Rusya İmparatorluğu ise 1803 yılından başlayarak Kuzey Azerbaycan hanlıklarını ele geçirmeye başladı. Kafkasya'daki Rus ordularına yeni başkomutan olarak Kafkasya Genel Valisi Pavel Sisyanov atandı. Stratejik konumu nedeniyle Revan Kalesi'ni almak isteyen Sisyanov, 1804 yılında Mayıs ayının ortalarında Revan'a yürüdü.Rus ordularının Azerbaycan'a yürüyüşü İran'ın öfkesine neden oldu ve Haziran 1804'te tarihlerinde 1804-1813 Rus-İran Savaşı başladı.

İran hükümetinin yönetiminden çıkarak 200 atlısıyla Ruslara katılan Hoylu Cafer Kulu Han, Sisyanov'la Feth Ali Han'ın ordularının Revan'a yaklaşarak, kaleyi kuşatan Rus ordusuna iki yandan darbe indirmek istedikleri yönündeki istihbaratı paylaştı. Sisyanov hemen İran ordularını önlemek için iki grup ayırarak İran ordularının kaleye yaklaşmalarına izin vermedi. Rus ordularının kaleye saldırısı başarısızlıkla sonuçlandı, aynı zamanda Ruslar sık sık hem kaledeki Revan savaşçılarının, hem de kaleyi kuşatımdan kurtarıp tekrar egemenlikleri altına almaya çalışan İran askerlerinin saldırısına uğruyorlardı. Erzağı tükenen ve ikmal yolları tıkanan Ruslar, General Sisyanov'un emriyle Eylül başında Revan'dan geri çekildi. Rus ordularının Revan'dan çekilmesinden sonra Revanlı Muhammed Han yeniden tahta geçirilse de, Ruslarla iş birliği teklifinin Feth Ali Han tarafından öğrenilmesiyle tekrar görevden alındı. Feth Ali Han, 1807'de boşalan tahta yakını ve akrabası olan Hüseyin Kulu Han'ı oturttu.

Revan Kalesi'ni almaktan vazgeçmeyen General Sisyanov, 1806'da Bakü Kalesi yakınlarında öldürülünce General İvan Gudoviç, Kafkasya'daki Rus ordularının yeni komutanı oldu. Kafkasya'da Rusya'nın kuvvetlenmesinin Osmanlı'yı rahatsız etmesinden ötürü 1806-1812 Osmanlı-Rus Savaşı patlak verdi. Osmanlı ile savaşın başlaması Rusya'nın birçok cephede savaşmasına sebep oldu.

1808 yılı Eylül ayının başlarında General Gudoviç, 6.000 kişilik ordu ve 12 topla Revan'a doğru yürüdü. Aynı zamanda, Karabağ'daki Rus gruplarının reisi olan General Nebolisin'e ordusuyla Nahçıvan yönüne hareket etmeyi emrederek İranlıların Revan'a yardım etmesini önlemek istedi.1808 yılı sonunda Revan'ı alamayan General Gudoviç, kuşatmadan vazgeçerek Tiflis'e döndü. Böylece Rus ordularının Revan'ı ele geçirmeye yönelik ikinci çabası da boşa çıktı. Nihayet 1813 yılında 1804-1813 Rus-İran Savaşı, İran'ın yenilgisiyle sonuçlandı. 12-24 Ekim 1813 tarihlerinde Karabağ'da Rusya-İran arasında Gülistan Antlaşması imzalandı. Bu antlaşmaya göre İran nüfuzunda kalması kararlaştırılan Revan Hanlığı ile Nahçıvan Hanlığı dışındaki Şirvan, Kuba, Bakü, Gence, Karabağ, Şeki hanlıkları Rusya'ya katıldı.

Bu yenilgiyi kabullenemeyen Feth Ali Şah, Britanyalı diplomatların da kışkırtmasıyla Temmuz 1826'da Rusya İmparatorluğu'na saldırarak 1826-1828 Rus-İran Savaşı'nı başlattı.Savaşın ilk günlerinde İran ordusu Kuzey Azerbaycan'ın içlerine doğru epey ilerlese de sonradan Rus ordusunun saldırısı sonucu geri çekilmek zorunda kaldı. Kafkasya'daki Rus ordularının başkomutanı General İvan Paskeviç, Revan Kalesi'ne saldırsa da, Revan ordusunun kuvvetli direncinden ötürü kalenin kuşatılmasından geçici olarak vazgeçerek Nahçıvan'a doğru yürüdü.Bundan sonra Paskeviç, yeniden Revan üzerine saldırı başlattı. Rus komutanlığı Revan Kalesi'ni kuvvetli top ateşine tuttu ve 1-13 Ekim 1827'de top ateşine dayanamayan Revan ordusu teslim oldu. Bu zaferin karşıliğında Çar hükümeti General Paskeviç'e daha savaş bitmeden "Graf Paskeviç İrevanski" (Revan Kontu Paskeviç) unvanı verildi.

1826-1828 Rus-İran Savaşı'nda da İran yenildi. 21 Şubat 1828'de Tebriz yakınlarında yapılan Türkmençay Antlaşması'na göre İran, Revan, Talış ve Nahçıvan Hanlıklarını Rusya'nın yönetimine bıraktı.

 

Rus egemenliği ve Ermeni iskân siyaseti

 
Erivan Kalesi'nin Çarlık ordusu tarafından kuşatılması.

Yayılma siyaseti güden Ruslar Kafkasya'da Osmanlı nüfuzunun dışında kalan yerleri ele geçirmeye başladı. Bu durum İran, Osmanlı Devleti ve Rusya arasında bölgesel bir rekabete yol açtı. 1803 yılından başlayarak hanlıkları ele geçiren Ruslar'ın Kafkaslar'daki yayılma siyaseti Türkmençay Antlaşması ile neticelendi. Rus Çarı I. Nikolay, 21 Mart-2 Nisan 1828 tarihli fermanıyla Revan ve Nahçıvan Hanlıklarını kaldırarak bunların yerinde "Ermeni vilayeti" oluşturdu. Böylece Rus hükümeti Osmanlı ve İran sınırlarında yapay olarak Hıristiyanlardan oluşan vilayet kurmaya başladı. Kısa bir süre içinde bu vilayeti Ermenileştirmek için İran'dan buraya 40.000'den fazla Ermeni göç ettirildi.

II. Rusya-İran Savaşı, 10 Şubat 1828 tarihinde, Tebriz yakınlarında Türkmençay şehrinde imzalanan Türkmençay Antlaşması'nın imzalanması ile sona erdi. Anlaşmanın 15. bendi uyarınca, İran devleti ülke topraklarında yaşayan Ermeni kökenli halkın Güney Kafkasya'ya göç etmesine engel olmayacaktı. Neticede Osmanlı İmparatorluğu'nda ve İran'da yaşayan Ermeniler Güney Kafkasya'ya gönderildi. Ermeni aileler ilk olarak, Karabağ, Şeki, Nahçıvan, Erivan, Göyçe ve Şamahı'ya yerleştirildi. Sadece Berde'ye, 1828'in sonuna kadar binden fazla Ermeni aile iskan ettirildi.

Q.D. Lazarev ve İ.F. Paskeviç gibi Rus generalleri, Ermenileri daha çok Erivan bölgesine göç ettirmeye çalıştılar. Generallerin bu çabası boşuna değildi. Zira Revan Hanlığı'nın arazisi, Osmanlı İmparatorluğu'na, Gürcü Hanlıklarına ve Nahçıvan tarafından da İran'a komşuydu. Arazinin bu stratejik konumu, bu üç komşu devlete de baskı uygulamaya imkan tanımaktaydı. Bu nedenle Ermeniler sonradan buraya iskan ettirilmeye devam edildi. Ermeni asıllı Bebudov'un başkanlığında teşkil edilen özel bir komite vasıtasıyla, planlı bir Ermeni göçü ve iskanı politikası yaratılmaya çalışıldı. 1828 yılının Şubat ayından Mayıs ayına kadar, 948 Ermeni ailesi Erivan'a göç ettirildi. Daha sonra da Nahçıvan və Erivan Hanlıklarının toprakları üzerinde, yoktan bir "Ermeni vilayeti" yaratılmış oldu.

 

Devlet teşkilatı

Hanlıklar devrinde Azerbaycan'da idari yapı daha ziyade derebeyliğini andırmaktaydı.Diğer hanlıklarda olduğu gibi Revan Hanlığı'nın yönetim basamağının en yüksek kısmında han, sonra hanın veziri daha aşağılarda zengin beyler, ordu kumandanları ve emirler sıralanıyordu. Din adamları, çiftlikte uğraşan yarı yerleşik elat (göçebe) beyleri-ilbeyler de bu sıralamaya giriyorlardı. İlbeyler savaş dönemlerinde hizmetleri karşılığında ahalinin topraklarını yönetip gelirlerini toplama hakkına sahiptirler. Savaş zamanı elat beyleri, yönetimlerinde olan göçebelerle birlikte, silahlanarak hanın huzuruna çıkmalıydılar. Bu zümreler vergilerden muaftı. Zabıta işleri hanın tayin ettiği nsipler tarafından yürütülürdü. Sınırlar içerisindeki güvenlik "çapar" olarak adlandırılan kolluk kuvvetleri tarafından sağlanırdı. Güvenliğin tam olarak sağlanabilmesi için önemli noktalara kurulan karakollara ise "çaparhane" adı verilirdi. Çaparlar, bu görevlerinin dışında istihbarat ve posta işlerine de bakarlardı. Hanlıkların tamamında adalet işleri kadılar tarafından yürütülürdü. Mülki ve idari işler genellikle şeriat hükümlerine ve örf üzerine tanzim olunurdu.

Hanlıkta hükümet işlerinin yürütüldüğü yer olan "divanhâne", aynı zamanda en yüksek idari mahkemeydi. Bilinen divan üzyeleri; Vezir, Müstevfi, Kalebeyi, Divanbeyi, Kadı, Hazinedarbaşı ve Mirza gibi yüksek rütbeli devlet görevlileriydi. Divanbeyi, hukuki meselelerin görüşüldüğü oturumlarda hanın danışmanlığını yapmaktaydı. Kadılar, mahkemelerin başında bulunan ve adalet işlerinin doğrudan yürütülmesinde doğrudan sorumlu olan devlet görevlileriydi. Mirzalar, hanın şahsi tasarrufu nun idaresiyle meşgul olmakla birlikte, halktan toplanan vergileri ve harç adı altında alınan paraları özel defterlere kaydederlerdi. Dış ülkelerden ve komşu hanlardan gelen mektup ve fermanları halkın huzurunda okuma ve bunları cevaplama görevi de olan mirzalar, hanlık dışına elçi olarak da gönderilmekteydi.

 

Nüfus

Uzun süren savaşlar neticesinde Erivan'ın nüfusu 1804 yılında 6,000 kişiye kadar gerilemişti. 1827 yılındaysa şehrin nüfusunun sadece %20'lik bir kısmını Hristiyan Ermeniler, geri kalanını ise Azeri, Fars ve Kürt Müslümanlar oluşturmaktaydı.

Hanlığın varlığını sürdürüğü süre boyunca, nüfusunun büyük kısmını Ermeniler, Farslar (büyük kısmı Başkent etrafında yerleşmiştir), Türk aşiretleri (yerleşik ve göçebe), Kürtler(genellikle göçebe) oluşturmaktaydı.

18. yüzyılın sonuna ve 19. yüzyılın başına başlarına kadar, Erivan şehrinde Ermeniler çoğunluktaydı. Rusya'nın bölgeyi fethetmesinden sonra yapılan nüfus sayımında toplam Ermeni nüfus, Müslümanların %20'sine kadar düşmüştü.

Hanlıkta yaşayan Kürtlerin bir kısmı Sünni olmakla beraber, Müslümanların büyük bölümü Şii idi.Bölgede, Ezidilik de kendisine hatırı sayılır sayıda takipçi bulmuştu.

Hanlık, 1828 yılında Rus İmparatorluğu tarafından ilhak edildikten sonra, Müslüman nüfusun büyük kısmı (Azeriler, Kürtler, Lezgiler ve çeşitli göçebe aşiretler) İran'a göç ettiler. Daha önce İran'a giden on binlerce Ermeni de tekrar bu topraklara döndüler. Müslümanlardan boşalan arazilere yerleştirilerek iskan ettirildiler. Ermeni göçü, gittikçe azalan ölçülerde olsa da, 19. yüzyılın sonuna kadar devam etti.

 

Ekonomi

Hanlığın ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayalıydı. Azerbaycan'da arazinin mülkiyet hakkı hana aitti. Fakat hana ait olan arazilerin idaresine tayin edilen beylere hanlar, toprak üzerinde yaşayan ve onu kullanan halktan belirli miktarda vergi alma yetkisi vermişti. Ancak bu hak, hanın izni olmadan kesinlikle babadan oğla geçmezdi. Diğer Azerbaycan hanlıklarında olduğu gibi Revan Hanlığı'nda da aşağıdaki çeşitlerde topraklar vardı:

  1. Divan-ı Devlet Toprakları: Bu topraklar daha önceleri olduğu gibi bütünlükle devlet hazinesinin elinde değildi. Bu toprakların önemli hissesi Han ve onun aile üyelerinin eline geçmişti.
  2. Halise Toprakları: Hanedan üyelerine ait topraklar.
  3. Mülk Toprakları: Zengin beylere ve ağalara ait topraklar. Bu arazileri almak, satmak veya bağışlamak mümkündü.
  4. Vakıf Toprakları: Din ocaklarına, camilere, kutsal yerlere ait topraklar.
  5. Cemaat Toprakları: Köy halkına ait topraklar.

Birçok yüksek zümre vergilerden muaf olsa da, vergilerin büyük birkısmı çiftçiler ve göçebelerin de dâhil olduğu köylü zümresinden toplanırdı. Çeltik, pamuk ve ipek yetiştirme gibi daha ağır işlerde çalışan rençperlerin durumu daha zordu. Toprağı ve iş aleti olmayan rençperler han, sultan, melik ve diğer zenginlerin topraklarında çalışırlar ve elde ettikleri ürünün sadece üçte birini alabilirlerdi. Bazen aç kalan ve fakirleşen köylüler kendi topraklarını satarak rençperlik yapmak zorunda kalıyorlardı. Bazen de diğer hanlıklardan kaçan köylüler de rençperlik yapıyorlardı.

Bölgede ekonomik hayat, Nadir Şah'ın egemeliği döneminde yapılan savaşlarda yükün seferberlik dolayısıyla Azerbaycan halkının üzerine bindirilmesiyle kötüye gitmekteydi. Nadir Şah'ın ölümünden sonra başlayan taht kavgalarından sonra bağımsızlığını kazanan hanlıklar arasındaki ekonomik hayat canlandı.20 yıl hüküm süren ve Revan'ın gelişmesini sağlayan Hüseyin Kulu Han'ın döneminde kurulan bürokrasi sistemi, tebaa üzerinde büyük baskı yapmayan doğrudan ve dolaylı, adil bir vergi sistemini beraberinde getirmiş ve başta sulama kanalları olmak üzere büyük altyapı projeleri tamamlanmıştır.

Diğer Azerbaycan şehirlerinde olduğu gibi Revan'da da birçok meslek dalı gelişmişti. Şehirde terzi, şapkacı, çekmeci, terlikçi, kuyumcu, dokumacı boyacı, kasap, ekmekçi, kebapçı, saraç, kalfa, marangoz, dülger, derici, manifaturacı, camcı gibi mesleklere sahip olanlar çoktu. Bu meslek sahiplerinin çoğu esnaf odalarında birleşmişlerdi.

 

Ticaret

Ticaret, özellikle de yerli ticaret, sanatkârlarla beraber şehrin ekonomisini geliştirilirdi. Ticaret, toptan ve perakende olmak üzere iki türlü yapılırdı. Baçdar adlı memurlar, gelen tüccar ve seyyahlardan “toprak bastı” adlı vergi alırlardı. Sık sık yapılan feodal savaşlar ile yolların bakımsızlığı iç ticareti olumsuz etkilemekteydi. Yurt dışı ticaret ise iç ticarete nazaran daha gelişmişti. Yurt dışından, özellikle Rusya'dan gelen tüccarlar Revan ustalarının yaptıkları ipeği alırlardı. Moskova ve Nijniy Novgorod pazarlarında Revan'da yapılmış ipek ipliklere ve kumaşa sıkça rastlanılırdı. Hanlıktan yabancı pazarlara kırmızı renkli ve bez kumaşlar, pirinç, şarab vb. götürülürdü. Bez genellikle Karabağ Hanlığı'na, pirinç, Hoy ve Tebriz hanlıklarına, pamuk Bayazıt, Kars, Tiflis, Şuşa, ve diğer şehirlere ihraç edilirdi.

Revan pazarında, İran, Osmanlı, Rusya, Gürcistan, Şuşa, Hoy, Tebriz ve değir şehirlerde yapılmış paralar kullanılırdı. Bu paraların alım güçleri farklıydı. Bu çeşitlilk, tartı ve ölçü birimlerindeki farklı ticaretin gelişimini de etkilerdi. Azerbaycan'da öteden beri varlığı bilinen petrolden ise yeteri kadar faydalanılamıyordu. 18. yüzyılın 2. yarısında petrol, kuyulardan kovalarla alınarak fıçılara konur ve dışarı gönderilirdi.

 

Coğrafya

 
1800'lü yıllarda Güney Kafkasya

Hanlığın batısında Osmanlı Devleti, kuzeyinde Gence Hanlığı ile Kartli-Kaheti Krallığı, güneyinde Maku Hanlığı, güneydoğusunda Nahçıvan Hanlığı, doğusunda ise Karabağ Hanlığı bulunmaktaydı.

Hanlıkta şehir olarak bir tek Erivan şehri vardı. Erivan şehri yeşillikle çevrilmişti. Kale içi şehri idari olarak, ŞehirTopbaşı ve Demirbulakolarak üç mahalleye ayrılıyordu. Şehirde 8 camii ve 7 kervansaray vardı. Han sarayı hariç tüm evler bir katlı ve yassı çatılıydılar. Sokaklar ise dar ve yamuk yumuktu.

 

Kültür ve sanat

 
Revan hanının sarayı (19.y.y)

Revan Hanlığı hükümet merkezi olarak daha önce yapılan sarayların yerine yeni bir saray inşa etti. Doğu mimarisinin en güzel örneklerinden birini teşkil eden Serdar sarayını Revan Hanı Hüseyin Ali Han yaptırmıştır. Görkemli sarayın ustaları Türkiye'den ve İran'dan, mimar ise Hoy Hanlığı'ndan istenmiştir. Sarayın planı ve inşaatın tüm sorumluluğu Hoy'dan gelen mimar Mirza Cafer tarafından gerçekleştirilmiştir.

Hanlık döneminde yetişen Azeri şairler, kendilerinden önceki Farsça şiir yazma geleneğini sürdürmüşlerdir. Çünkü Farsça yazmak ediplikte üstünlük sayılmıştır. Ancak şairler Farsça'nın yanında kendi dilleri olan Azerice ile de şiirler yazmışlardır.

 

Tarihsel anıtları ve medenî mirası

Erivan kalesi

Ünlü Türk gezgini Evliya Çelebinin verdiği bilgiye göre (h. 915), miladi 1509-1510da Şah İsmail veziri Revankulu hana kale inşası için (bugünkü Erivan şehrinde Zengi çayının sağ sahili boyunca) ferman verdi. Revankulu han 7 ile kalenin inşasını sona erdirdi. Kalenin üç kapısı "Tebriz kapısı", "Şirvan kapısı", "Köprü kapısı" ve 4 mahallesi olmuştur: "Kale", "Şehir", "Tepebaşı" ve "Demirbulak". 1864'ten itibaren kale duvarları tamamen söküldü.

Erivan kalesinde çok sayılı kervansaraylar da faaliyet göstermiştir. Serdar, Şeyhülislam, Tağlı, Sulu, Susuz, Hacı Ali, Kömürcü, Gürcü, Culfa, Hacı İlyas vs. kervansaraylar bu kabildendir. Görüldüğü gibi, bu kervansaraylardan hiçbiri adı ile müslüman dünyasının hatırında kalıp bugüne değin gelememiştir.

 

Erivan camileri

 
Revan Hanı Hüseyin Ali Han'a ait, Tebriz'de dokunmuş Melayir halısı

1829 yılı başlarında Rus Generali Graf Paskyeviç Erivanski’nin emri ile, vergi tahakkuk memuru İ.Şopen tarafından nüfus sayımı yapmıştır. 1832'de İ.Şopen tarafından Erivan şehrinde 12 cami kayıt altına alınmıştır: Came Camisi (Came məscidi), Kale Camisi (Qala məscidi), Şah Abbas Camisi (Şah Abbas məscidi (İrəvan)), Zal Han Camisi (Zal xan məscidi), Nevruz Ali Bey Camisi (Novruzəli bəy məscidi), Sertib Han (Sərtib xan məscidi), Hüsyin Ali Han Camisi (Hüseynəli xan məscidi), Hacı İmamverdibey Camisi (Hacı İmamverdibəy məscidi), Hacı Cafer Bey Camisi (Hacı Cəfərbəy məscidi]] vs. Ermeniler, Batı Azerbaycan bölgesinde sağlam kalmış tüm Azeri ve Alban eserlerini Ermenileştirmişlerdir.

Büyük minareleriyle Erivan camileri şehrin siluetine ayrı bir ihtişam katmaktaydı. Bu camilerin dört tanesi Kalenin "Şehir" adlı bölgesinde toplanmıştı: "Nevruz Ali Han", "Hüseyin Ali Han" (Gök Camii), "Hoca Seferbey" ve "Muhammed Sertib Han" camileri. I. Abbas, 1604 yılında Erivan Kalesi'ni Osmanlılardan geri alındıktan sonra, Serdar Sarayı'nın doğu tarafına muhteşem bir cami inşa ettirdi. 1606'da yapılan bu caminin mimarı, zamanının ünlü sanatkarı Şeyh Bahaddin idi. Genel hatlarıyla Gence Camisi ile benzerlik taşıyan Erivan Camisi kompleksinde, medrese, kütüphane, misafirhane ve ve çeşitli amaçla kullanılan yapılar bulunmaktaydı. Cami ve etrafındaki yapılar 1918'e kadar ayakta kalmayı başarmakla birlikte, sonrasında tamamıyla yıkıldı ve yok edildi.

Erivan Kalesi'nde, 1725 yılında Recep Paşa tarafından bir cami inşa ettirildi. 18. yüzyılda Abbas Mirza tarafından inşa ettirilen diğer bir cami de mimari üslubuyla büyük beğeni toplamıştı. Ruslar'ın Erivan'ı 1827'de işgalinden sonra, Abbas Mirza'nın yaptırdığı cami yıkılmış, Recep Paşa'nın inşa ettirdiği caminin yerine de Rus kilisesi dikilmiştir.

Gök Camii adıyla ünlenen Hüseyinli Han Camisi'nin önceleri dört minaresi vardı. II. Dünya Savaşı'ndan sonra üç minaresi yıkılan cami ,bugün bile tek minaresiyle de olsa, şehrin dikkat çekici İslam abidelerinden birisidir.

20. yüzyıl başlarına kadar Erivan Kalesi'nde 8 cami ibadet hizmeti vermekle birlikte, günümüze ulaşabilen cami yoktur. Erivan Kalesi'ndeki en eski cami, 1510'da Şah İsmail'in emriyle inşa edilmiştir. 1918 yılında Ermeniler bu camiye Müslümanları doldurarak, ateşe verip yaktı. Cami insanlarla birlikte tamamen yanıp küle dönmüştür.

1912'ye kadar, bugünkü Ermenistan topraklarında, Batı Azerbaycan'da, Erivan'da 42, Eçmiadzin'da 33, Zengezur'da 35 cami bulunmaktaydı. Bu camilerin tamamı Ermeniler tarafından yok edilmiş, hiçbiri günümüze ulaşmamıştır.

 

Revan hanları

  • 1752-1755 : Halil Han Özbey
  • 1755-1763 : Hasan Ali Han
  • 1763-1783 : Hüseyin Ali Han
  • 1783-1784 : Gulam Ali Han
  • 1784-1805 : Muhammed (ama kaynaklar Muhammed Hüseyin diyor?) Han ;
    • 1794 : Ali Kulu Han, kardeşi Agha Mohammad Shah ;
    • 1796-1797 : Hasan Khan de Makou, imposé par Agha Mohammad Shah ;
  • 1805-1806 : Mehti Kulu Han ;
  • 1806-1807 : Muhammed Han Marağai (Fath Ali Shah oğlu) ;
  • 1807-1827 : Hüseyin Kulu Han (1740-1830)[.
Makaleni beğendinizmi? Sosyal medyada takip edin!

Küfür, hakaret, rencide edici ve büyük harfle yazılan yorumlar onaylanmayacaktır.

Sakura

San Francisco temelli bir firmanın tavuk tüyünden laboratuarda yetiştirdiği tavuk eti

Editörün Seçimi