Dünyanın Önde Gelen Haberleri ve Ansiklopedisi
Slimfit
  1. TIP VE SAĞLIK

Zatürre

Zatürre
Sakura

Zatürre

Pnömoni (Zatürre) , öncelikli olarak alveoller olarak bilinen mikroskobik hava keselerini etkileyen bir akciğer iltihaplanmadurumudur. Genellikle, virüsler veya bakteri ve daha az yaygın diğer mikroorganizmaların enfeksiyonu, bazı ilaçlar ve otoimmün hastalıklar gibi diğer durumlardan kaynaklanır.

Tipik belirtiler arasında öksürük, göğüs ağrısı, ateş, ve nefes darlığı yer alır. Tanı araçları arasında x-ışınları ve balgam kültürü bulunur. Bazı tür pnömonileri önlemek için aşılar mevcuttur. Tedavisi altta yatan sebebe bağlıdır. Bakteriyel olduğu farz edilen pnömoni, antibiyotikler ile tedavi edilir. Pnömoni ciddi ise, hastalığa yakalanan kişi genellikle hastaneye yatırılır.

Her yıl, pnömoni yaklaşık 450 milyon kişiyi yani dünya toplamının yüzde yedisini etkiler ve yaklaşık 4 milyon ölümle sonuçlanır. Pnömoni, 19. yüzyılda William Osler tarafından "the captain of the men of death" (ölüm erlerinin lideri) olarak görülmüş olsa da,20. yüzyılda antibiyotik terapisi ve aşıların gelişiyle sağkalımda iyileşmeler görülmüştür.Bununla birlikte, gelişmekte olan ülkelerde, çok yaşlı, çok genç ve kronik hastalarda pnömoni önde gelen bir ölüm nedeni olmayı sürdürüyor.

 

Belirtiler ve semptomlar

Pnömaninin başlıca belirtilerini gösteren bir insan vücudu diyagramı
 
Bulaşıcı pnömoninin başlıca belirtileri

Bulaşıcı pnömoniye sahip kişilerde balgamlı öksürük ve ateş ile beraber titremeli üşümeler,nefes darlığı, derin nefes esnasında şiddetli veya saplanıcı türde göğüs ağrısı ve artmış solunum oranıgörülür. Yaşlılarda, konfüzyon en belirgin belirti olabilir. Beş yaşın altındaki çocuklarda görülen belirgin bulgu ve belirtiler ateş, öksürük ve hızlı veya güç solumadır.

Ateş, birçok diğer yaygın hastalıkta da görüldüğü için özgün değildir ve ağır seyirli hastalık veya malnütrisyon sahibi kişilerde görülmeyebilir. Ayrıca, öksürük iki aydan küçük çocuklarda çoğunlukla görülmez. Daha şiddetli bulgu ve belirtiler arasında mavi renkli deri, azalmış susuzluk, kasılmalar, ısrarcı kusma, aşırı yüksek vücut ısısı veya azalmış bilinç seviyesi bulunabilir.

Bakteriyel ve viral pnömonilerde de genellikle benzer belirtiler bulunur. Bazı nedenler klasik ancak spesifik olmayan klinik özellikler ile ilişkilendirilirler.Legionella kaynaklı pnomani, karın ağrısı, diyareveya konfüzyon ile ortaya çıkarken, Pnömokok kaynaklı pnömoni pas rengi balgam ile ilişkilendirilir  ve Klebsiella kaynaklı pnömonide “kuşüzümü jeli” olarak tanımlanan kanlı balgam görülebilir. Kanlı balgam (hemoptisisolarak bilinir) tüberküloz, Gram-negatif pnömoni ve akciğer apsesinin yanı sıra daha yaygın olarak akut bronşit ile de ortaya çıkabilir.Mikoplazma pnömoni, boyundaki lenf bezlerinin şişmesi, eklem ağrısı, veya bir orta kulak iltihabı ile ilişkili olarak ortaya çıkabilir.Viral pnömoni, bakteriyel pnömoniye oranla daha yaygın olarak hırıltılı solunum ortaya çıkar.

 

Sebep

Siyah arka planda üç beyaz nesne
 
Streptococcus pneumoniaebakterisi, pnömoninin yaygın nedenlerinden biridir. elektron mikroskobu ile resimlenmiş Pnömokok.

Pnömoni, öncelikle bakteri veya virüslerden ve daha az yaygın olarak mantarlar ve parazitlerden kaynaklanan enfeksiyonlara bağlıdır. Tanımlanmış 100 türden fazla enfeksiyon ajanı olmasına rağmen yalnızca birkaçı vakaların büyük çoğunluğundan sorumludur. Hem virüsler hem de bakteriler ile birleşmiş enfeksiyonlar çocuklardaki enfeksiyonların %45’e kadarında ve yetişkinlerdeki enfeksiyonların %15’e kadarında ortaya çıkabilir. Dikkatli yapılan testlere rağmen neden olan ajanlar vakaların yaklaşık yarısında izole edilemeyebilir.

Pnömoni terimi bazen daha yaygın olarak akciğerlerin inflamasyonu ile sonuçlanan herhangi bir durum (örneğin, otoimmün hastalıklar, kimyasal yanıklar veya ilaç reaksiyonlarından kaynaklanan) için kullanılabilir; ancak, bu inflamasyon daha doğru olarak pnömonit olarak adlandırılır.Tarih boyunca, bulaşıcı ajanlar, farz edilen görünüşlerine dayanarak “tipik” ve “atipik” olarak ikiye ayrılmıştır. Ancak kanıtlar bu ayrımı desteklemediği için artık belirtilmemektedir.

Pnömoniye yatkınlaştıran koşullar ve risk faktörleri arasında sigara içmek, bağışıklık yetmezliği, alkolizm, kronik obstrüktif pulmoner hastalık, kronik böbrek hastalığı ve karaciğer hastalığı yer alır. Proton pompa inhibitörü veya H2 blokerleri gibi asit bastırıcı ilaçların kullanımı, artmış pnömoni riski  ile ilişkilendirilir. Yaşlılık da pnömoniye yatkınlaştırır.

 

Bakteriler

Bakteriler, toplum kökenli pnömoninin (CAP) en yaygın nedenlerinden biridir ve Streptococcus pneumoniae, vakaların yaklaşık %50’sinde izole edilir. Diğer yaygın olarak izole edilen bakteriler arasında bulunanlar: vakaların yüzde 20’sinde Haemophilus influenzae, yüzde 13’ünde Chlamydophila pneumoniae ve %3’ünde Mycoplasma pneumoniae;Staphylococcus aureusMoraxella catarrhalisLegionella pneumophila ve Gram-negatif basil. Streptococcus pneumoniae (DRSP) ve methicillin-resistant Staphylococcus aureus(MRSA) dahil olmak üzere yukarıdaki enfeksiyonların birtakım ilaca dirençli türleri giderek daha da yaygınlaşıyor.

Risk faktörlerinin bulunması organizmaların yayılmasını kolaylaştırır. Alkolizm 'Streptococcus pneumoniae, aneorob mikroorganizmalar ve Mycobacterium tuberculosis ile ilişkilendirilir; sigara içmek Streptococcus pneumoniaeHaemophilus influenzaeMoraxella catarrhalis, ve Legionella pneumophila’nin etkilerini kolaylaştırır. Kuşlara maruziyet, Chlamydia psittaci ile; çiftlik hayvanlarına maruziyet Coxiella burnetti; mide içeriğinin aspirasyonu aneorob mikroorganizmalar ile; ve cystic fibrosis Pseudomonas aeruginosa ve Staphylococcus aureus ile ilişkilendirilir.Streptococcus pneumoniae kışın daha yaygındır, ve büyük miktarda aneorob mikroorganizma soluyan kişilerde kuşkulanılmalıdır.

 

Virüsler

Virüsler, pnömoni vakalarının yetişkinlerde yaklaşık üçte birinin ve çocuklarda %15’inin sebebidir. Yaygın bulaştırıcı ajanlar arasında rinovirüsler, koronavirüsler, influenza virüsü,respiratuar sinsityal virüs (RSV), adenovirüs ve parainfluenza bulunur. Herpes simplex virüsü, yenidoğanlar, kanserli kişiler, transplant alıcıları ve ciddi yanıklara sahip kişiler gibi gruplar dışında nadiren pnömoniye neden olur. Organ nakli uygulanan veya bağışıklık yetmezliği olan kişiler yüksek oranda sitomegalovirüs pnömoni gösterir.Viral enfeksiyonlara sahip kişiler, özellikle diğer sağlık sorunları mevcut olduğunda, ikinci olarak Streptococcus pneumoniaeStaphylococcus aureus, veyaHaemophilus influenzaebakterisi ile infekte olabilir.Farklı virüsler yılın farklı dönemlerinde çoğunlukta olur. Örneğin, influenza döneminde influenza tüm viral vakaların yarısından fazlasının nedeni olabilir. Hantavirus ve koronavirüs dahil olmak üzere diğer virüslerin de salgını zaman zaman ortaya çıkar .

 

Mantarlar

Mantar pnömonisi yaygın değildir ancak AIDS, bağışıklık sistemini baskılayıcı ilaçlar veya diğer tıbbi sorunlar nedeniyle zayıflamış bağışıklık sistemine sahip kişilerde daha yaygın olarak ortaya çıkabilir. Genellikle Histoplasma capsulatum, bsoyadıomiçes, Cryptococcus neoformansPneumocystis jiroveci ve Coccidioides immitisten kaynaklanır. Histoplazmoz en çok Mississippi River havzasında ve coccidioidomycosis ise en çok Amerika’nın Güneybatısında yaygındır. Toplumda artan seyahat ve bağışıklık sistemini baskılayıcı tedavi oranları nedeniyle 20. yüzyılının ikinci yarısında vaka sayısı artış göstermiştir.

 

Parazitler

'Toxoplasma gondiiStrongyloides stercoralis,Ascaris lumbricoides ve Plasmodium malariae dahil olmak üzere çeşitli parazitler akciğerleri etkileyebilir. Bu organizmalar genellikle ciltle doğrudan temas, yutulma veya taşıyıcı bir haşere ile vücuda girer.Paragonimus westermani haricinde çoğu parazit, akciğerleri belirli bir biçimde etkilemez ancak diğer alanlara ikincil olarak akciğerlere de bulaşır.Ascaris veStrongyloides genera’ya ait olanlar başta olmak üzere bazı parazitler, eozinofilik pnömoni ile sonuçlanabilecek güçlü bir eozinofilik reaksiyonu stimüle eder.Sıtma gibi diğer enfeksiyonlarda, akciğere bulaşma ağırlıklı olarak sitokin kaynaklı sistemik iltihaplanmadan kaynaklanır.Gelişmiş dünyadabu enfeksiyonlar en çok seyahatten dönen kişilerde veya göçmenlerde yaygındır. Bu enfeksiyonlar dünyaca en çok bağışıklık yetmezliği olan kişilerde yaygındır.

 

İdyopatik

İdyopatik interstisyel pnömoni veya bulaşıcı olmayan pnömoniler  difüz akciğer hastalığının bir sınıfıdır. Aralarında difüz alveoler hasarı, organize pnömoni, nonspesifik insterstiyel penömoni, limfotik insterstiyel penömoni, deskuamatif insterstiyel penömoni, respiratuar bronşiyolit insterstiyel akciğer hastalığı, ve olağan insterstiyel penömoni bulunur.

 

Patofizyoloji

insan akciğerlerinin şematik bir çizimi. Soldaki boş daire normal bir alveolü ve sağdaki sıvıyla dolu olan pnömonili bir alveolü temsil ediyor.
 
Pnömoni, akciğerdeki alveollerisıvıyla doldurarak oksijenasyonu engeller. Soldaki alveolus normalken sağdaki pnömoni nedeniyle sıvıyla doludur.

Pnömoni sıklıkla üst solunum yolu enfeksiyonu olarak başlayıp alt solunum yoluna geçer.

 

Viral

Virüsler akciğere birkaç farklı yoldan ulaşabilir. Solunum sinsityal virüsle genellikle insanlar önce bu virüsün bulaştığı nesnelere sonra da kendi göz ve burunlarına dokunduğunda temas edilir.Diğer viral enfeksiyonlar bu virüsün bulaştığı, havadan gelen damlacıklar ağız veya burun yoluyla solunduğunda meydana gelir.Üst hava yoluna girdiklerinde virüsler akciğerlere ilerleyebilir ve burada hava yollarını, alveolleri veya akciğer parenkimasını kaplayan hücreleri istila edebilirler.Kızamık ve herpes simpleks (uçuk) gibi bazı virüsler akciğerlere kan yoluyla ulaşabilir.Akciğer istilası değişen derecelerde hücre ölümüne yol açabilir. Bağışıklık sistemi enfeksiyona cevap verdiğinde daha fazla akciğer hasarı meydana gelebilir. Esasen alyuvarlar (beyaz kan hücreleri), özellikle de mononükleer hücreler enflamasyona yol açar. Birçok virüs akciğerlere zarar vermenin yanı sıra eşzamanlı olarak diğer organları da etkiler ve böylece vücudun diğer işlevlerini bozar. Virüsler vücudu bakteriyel enfeksiyonlara karşı daha duyarlı bir hale de getirirler; böylece komorbid bir durum olarak bakteriyel pnömoni gelişebilir.

 

Bakteriyel

Çoğu bakteri akciğerlere boğaz veya burunda bulunan organizmaların azar azar aspirasyon ile girer. Normal insanların yarısında uyku esnasında bu içe çekmeler olur. Boğazda daima bakteri bulunmasına rağmen ,potansiyel olarak bulaşıcı olanlar boğazda belirli zamanlarda ve belli koşullarda bulunurlar.Mikobakterium tüberküloz ve Legionella pneumophila gibi az sayıda bakteri türü akciğerlere bu bakterilerin bulaştığı, havadan gelen damlacıklar aracılığıyla ulaşır.Bakteriler kan yoluyla da yayılabilir. Akciğerlere ulaştıklarında bakteriler hücrelerin ve alveollerin arasındaki boşlukları istila eder, makrofajlar ve nötrofiller (koruyucu alyuvarlar) buradaki bakterileri etkisiz hale getirmeye çalışır. Nötrofiller aynı zamanda sitokinleri salgılayıp bağışıklık sisteminin genel olarak etkin hale gelmesine neden olurlar. Bu durum bakteriyel pnömonide yaygın olan ateş, titreme ve yorgunluğa yol açar. Nötrofiller, bakteriler ve çevredeki kan damarlarından gelen sıvı alveolleri doldurup göğüs röntgeninde görülen konsolidasyona neden olur.

 

Tanı

Yetişkinlerde, genellikle hafif vakalarda araştırma yapılması gerekmez.: tüm yaşamsal belirtiler ve oskültasyon normalse pnömoni riski çok düşüktür. Hastaneye yatırılması gereken kişilerde, nabız oksimetre, göğüs radyografisi ve kan testleri—tam kan sayımı, serum elektrolitleri, C reaktif protein düzeyi ve belki de karaciğer fonksiyon testleridahil—tavsiye edilir.İnfluenza benzeri hastalık tanısı işaret ve belirtilere dayanarak yapılabilir; ancak influenza enfeksiyonunun doğrulanması için testlerin yapılması gerekir.Bu nedenle tedavi çoğunlukla toplumda influenzanın varlığına veya hızlı influenza testine dayanır.Pnömoni tanısı genellikle fiziksel belirti ve göğüs röntgeni bileşimine dayanarak konur. Bununla birlikte, altta yatan nedenin doğrulanması güç olabilir çünkü bakterilere dayalı olan ve olmayan kökeni birbirinden ayırt edebilen ayırıcı bir test bulunmamaktadır. Dünya Sağlık Örgütü çocuklarda görülen pnömoniyi klinik olarak öksürük ya da solunum güçlüğü ve hızlı solunum hızı, göğsün içeri çekilmesi veya azalmış bilinç düzeyine dayanarak tanımlamıştır. Hızlı solunum hızı 2 aylıktan küçük çocuklarda dakikada 60 soluktan daha fazlası, 2 ay ila 1 yaş arası çocuklarda dakikada 50 soluk veya 1 ila 5 yaş arası çocuklarda dakikada 40 soluktan fazlası olarak tanımlanmıştır .Çocuklarda artmış solunum hızı ve göğsün daha az içeri çekilmesi bir steteskop yardımıyla göğüsteki seslerin duyulmasından daha duyarlıdır.[

 

Fiziksel muayene

Fiziksel muayene bazen düşük kan basıncı, yüksek kalp atım hızı veya düşük oksijen satürasyonunu ortaya çıkarabilirSolunum hızı normalden hızlı olabilir ve bu durum diğer belirtilerden bir veya iki gün önce meydana gelebilir.Göğüs muayenesi normal olabilir ancak etkilenen bölgede göğsün genişlemesinde azalma görülebilir. Enflamasyonlu akciğerden iletilen, daha büyük hava yollarından gelen şiddetli nefes seslerine bronşiyal soluk adı verilir ve bir steteskop yardımıyla oskültasyonda duyulurlar. soluk almaesnasında etkilenen alanda sesler (hırıltılar) duyulabilir.Etkilenen akciğerde Perküsyon azalabilir ve azalmaktan ziyade artmış vokal rezonans pnömoniyi plöral efüzyondanayırır.

 

Görüntüleme

BT ile meydana getirildiği şekliyle iç organları enine kesit halinde gösteren siyah beyaz görüntü. Burada, soldaki siyahın baştan sona siyah çubukları olan daha beyaz alan olarak görülmesi beklenir.
 
Sağ taraflı pnömoniyi gösteren göğüs BT'si (görüntünün sol tarafı).

Göğüs radyografisi tanı konarken sıklıkla kullanılır.Hafif hastalığı olan kişilerde görüntüleme yalnızca potansiyel komplikasyonu olan, tedaviyle iyileşmeyen veya hastalık nedeninin belirsiz olduğu kişilerde gereklidir. Kişi hastaneye yatırılmasına yetecek kadar hastaysa göğüs radyografisi tavsiye edilir. Bulgular her zaman hastalığın şiddetiyle bağlantılı olmayabilir ve bulgulara bakılarak bakteriyel enfeksiyon ile viral enfeksiyon güvenilir bir şekilde ayırt edilemeyebilir.

Pnömoninin röntgen sunumları lobar pnömoni, bronkopnömoni (lobular pnömoni olarak da bilinir) ve interstisyel pnömoni şeklinde sınıflandırılabilir.Bakteriyel, toplumdan edinilmiş pnömoni klasik olarak akciğer segmetel lobunun birinde akciğer konsolidasyonu sergiler, bu durum lobar pnömoni olarak bilinir. Ancak, bulgular değişiklik gösterebilir ve diğer pnömoni türlerinde diğer örnekler yaygındır.Aspirasyon pnömonisi kendini başlıca akciğer tabanlarında ve sağ taraftaki bilateral opasiteler ile gösterir. Viral pnömoni radyografileri normal, aşırı şişmiş görünebilir, bilateral düzensiz alanlara sahip olabilir veya kendini lobal konsolidasyonlu bakteriyel pnömoniye benzer şekilde gösterebilir.Radyolojik bulgular hastalığın erken safhalarında, özellikle dehidratasyon varlığında mevcut olmayabilir ya da obezkişilerde veya akciğer hastalığı öyküsü olanlarda bu bulguların yorumlanması güç olabilir.Belirsiz vakalarda BT taraması ilave bilgiler sağlayabilir.

 

Mikrobiyoloji

Toplumda tedavi edilen hastalarda hastalık nedeni olan ajanın belirlenmesi masraflı değildir ve genellikle tedaviyi değiştirmez. Tedaviye yanıt vermeyen kişilerde balgam kültürünün düşünülmesi ve kronik prodüktif öksürüğü olan kişilerde Mycobacterium tuberculosis kültürünün gerçekleştirilmesi gerekir.Kamu sağlığı nedeniyle salgınlarda diğer spesifik organizmalar için test yapılması tavsiye edilebilir. Şiddetli hastalığa bağlı olarak hastaneye yatırılan kişilerde balgam ve kan kültürleri ve bunların yanı sıra idrarın Legionella ve Streptococcus antijenleri bakımından test edilmesi tavsiye edilir. Viral enfeksiyonlar, diğer teknikler arasından kültür veya polimeraz zincir reaksiyonu(PCR) yardımıyla virüsün veya antijenlerinin saptanmasıyla doğrulanabilir. Hastalığa neden olan ajan rutin mikrobiyolojik testlerle vakaların yalnızca %15'inde belirlenir.

 

Sınıflandırma

Pnömonit akciğer enflamasyonuna dayanır; pnömoni genellikle enfeksiyona bağlı olan ancak bazen bulaşıcı olmayan ve ilave pulmoner konsolidasyon özelliği olan pnömonite dayanır. Pnömoni çoğunlukla nerede veya nasıl edinildiğine göre sınıflandırılır: toplumdan edinilmiş,aspirasyon, sağlık hizmeti ilişkili, hastaneden edinilmiş ve ventilatör ilişkili pnömoni. Pnömoni ayrıca etkilenen akciğer bölgesine göre: lobar pnömoni, bronşiyal pnömoni ve akut interstisyel pnömonişeklinde sınıflandırılır; veya hastalığa neden olan organizmaya göre de sınıflandırılabilir.Çocuklarda görülen pnömoni ayrıca işaret ve belirtilere göre şiddetli olmayan, şiddetli veya çok şiddetli şeklinde de sınıflandırılabilir.

 

Ayırıcı tanı

Çeşitli hastalıklar kendini pnömoniye benzer işaret ve belirtilerle gösterebilir, örneğin: kronik obstrüktif akciğer hastalığı(KOAH), astım, akciğer ödemi, bronşiyektazi, akciğer kanserive akciğer embolisi. Pnömoninin aksine astım ve KOAH genellikle hırıltı ile, akciğer ödemi anormal elektorokardiyogram ile, kanser ve bronşiyektazi uzun süreli öksürük ile ve akciğer embolisi akut başlangıcı olan keskin göğüs ağrısı ve nefes darlığı ile kendini gösterir.

 

Önleme

Hastalığın önlenmesi aşı yapılmasını, çevresel önlemleri ve diğer sağlık sorunlarının uygun biçimde tedavi edilmesini içerir.Uygun önleyici önlemler global olarak başlatılsa, çocuklardaki ölüm oranının 400.000'e kadar azaltılabileceğine ve her yerde düzgün tedavi mevcut olsa çocukluk dönemi ölümlerinin bir diğer 600.000'e kadar düşürülebileceğine inanılmaktadır.

 

Aşı

Aşı yapılması hem yetişkin hem de çocuklarda belirli bakteriyel ve viral pnömonilere karşı korur. İnfluenza aşıları influenza A ve B'ye karşı iddiasız bir şekilde etkilidir.Hastalık Kontrolü ve Hastalık Önleme Merkezi (CDC) 6 ay ve üzerindeki tüm kişilerin her yıl aşılanmasını tavsiye etmektedir. Sağlık çalışanlarına bağışıklık kazandırılması hastalardaki viral pnömoni riskini azaltır. İnfluenza salgınları meydana geldiğinde amantadin veya rimantadin gibi ilaçlar hastalığın önlenmesine yardımcı olabilir. Oseltamiviri üreten firma bağımsız analiz çalışma verilerini yayınlamayı reddettiğinden zanamivir veya oseltamivirin etkili olup olmadıkları bilinmemektedir.

Haemophilus influenzae ve Streptococcus pneumoniae bakterilerine karşı yapılan aşının kullanımını destekleyen sağlam kanıtlar bulunmaktadır.Çocukların Streptococcus pneumoniae bakterisine karşı aşılanmaları bu enfeksiyonların yetişkinlerdeki sıklığının azalmasına yol açmıştır çünkü birçok yetişkin çocuklardan enfeksiyon kapar. Yetişkinler için de Streptococcus pneumoniae aşısı mevcuttur invazif pnömokok hastalığı.riskini azalttığı bulunmuştur. Pnömoniye karşı koruyucu bir etkiye destek olmak üzere bulunan diğer aşılar şunlardır: boğmaca, su çiçeği ve kızamık.

 

Diğer

Hem sigaranın bırakılması hem de kapalı mekanlarda odunla yemek pişirilmesinden ya da dışkıdan kaynaklanan iç mekan hava kirliliğinin azaltılması tavsiye edilir. Sağlıklı yetişkinlerde sigara, pnömokok pnömonisinin tek en büyük risk faktörü olarak görülmektedir.El hijyenine dikkat edilmesi ve kola doğru öksürme de etkili bir koruyucu önlem olabilir. Hasta olan kişilerin cerrahi maske takması da hastalığı önleyebilir.

Altta yatan hastalığın (örneğin; HIV/AIDS, diabetes mellitus ve beslenme bozukluğu) düzgün biçimde tedavi edilmesi pnömoni riskini azaltabilir.6 aylıktan küçük çocukların yalnızca anne sütüyle beslenmeleri hastalığın hem riskini hem de şiddetini azaltır. HIV/AIDS'i olan ve CD4 sayımı 200 hücre/ul'den az olan kişilerde trimetoprim/sülfametoksazolantibiyotiği Pnömokistik pnömoni'riskini azaltır' ve aynı zamanda bağışıklık yetmezliği görülen ancak HIV'i olmayan kişilerde hastalığın önlenmesinde faydalı olabilir.

Hamile kadınların Grup B Streptokok ve Chlamydia trachomatis bakımından test edilmesi ve gerektiğinde antibiyotik tedavisinin uygulanması bebeklerde pnömoni oranını azaltır; HIV'in anneden çocuğa geçmesine yönelik koruyucu önlemler de etkili olabilir. Bebeklerin ağız ve boğazlarının mekonyum ile boyalı amniyotik sıvı ile emilmesinin aspirasyon pnömonisi oranını düşürmediği bulunmuştur ve bu uygulama olası bir zarara yol açabilir,bu nedenle çoğunlukla bu uygulama önerilmez.Güçsüz kalınan yaşlılık döneminde iyi ağız sağlığı bakımı aspirasyon pnömonisi riskini azaltabilir.

 

Tedavi

Normalde oral antibiyotikler, dinlenme, basit analjezikler ve sıvılar tam çözüm için yeterlidir. Ancak, diğer tıbbi hastalıkları olanlar, yaşlılar veya solumayla ilgili belirgin sorun yaşayanlar için daha ileri bir bakım gerekebilir. Belirtiler kötüleşirse, evde yapılan tedaviye rağmen pnömoni iyileşmezse ya da komplikasyonlar meydana gelirse hastanın hastaneye yatırılması gerekebilir. Dünya çapında, çocuklarda görülen vakaların yaklaşık olarak %7-13'ü çocukların hastaneye yatırılmasıyla sonuçlanır[10] halbuki gelişmiş ülkelerde toplumdan edinilmiş pnömonisi olan yetişkinlerin %22-24'ü hastaneye kabul edilir. Yetişkinlerde hastaneye yatış ihtiyacının belirlenmesinde CURB-65 puanı faydalıdır. Puan 0 veya 1 ise hasta genellikle evde tedavi edilir, 2 ise hastanın hastanede kısa süreli yatırılması veya yakından takip edilmesi gerekir, 3-5 ise hastanın hastaneye yatırılması tavsiye edilir. respiratuar distres izlenen veya oksijen satürasyonu %90'ın altında olan çocukların hastaneye yatırılmaları gereklidir.Pnömonide göğüs fizyoterapisinin faydası henüz belirlenmemiştir. Yoğun bakım ünitesine yatırılan kişilerde İnvazif olmayan solunum faydalı olabilir. Çocuklarda reçetesiz öksürük ilacının ya da çinko kullanımının etkili olduğu bulunmamıştır.Mukolitik.ilaçlar için kanıtlar yetersizdir.

 

Bakteriyel

Bakteriyel pnömonisi olan kişilerde antibiyotikler sonucu iyileştirir. Antibiyotik seçimi başlangıçta etkilenen kişinin özelliklerine bağlıdır, örneğin; yaş, altta yatan sağlık ve enfeksiyonun bulaştığı yer. İngiltere'de, toplumdan edinilmiş pnömoni için birinci basamak tedavi olarak amoksisilin ile, ve alternatif olarak doksisiklin veya klaritromisin ile yapılan ampirik tedavi önerilmektedir.Toplumdan edinilimiş pnömoninin "atipik" formlarının yaygın olduğu Kuzey Amerika'da, yetişkinlerde birinci basamak poliklinik tedavisi olarak makrolidler (örneğin; azitromisin veya eritromisin) ve doksisiklin amoksisilinin yerine geçmiştir. Hafif veya orta şiddette belirtiler görülen çocuklarda amoksisilin birinci basamak tedavi olarak devam etmektedir. Yan etkileri ile ilgili endişelerden ve direnç oluşumundan, dolayısıyla fazla bir klinik yararı olmamasından dolayı komplike olmayan vakalarda florokinolonların kullanımı tavsiye edilmemektedir. Tedavi süresi geleneksel olarak yedi ila on gündür ancak artan sayıda bulgularla kısa süreli tedavilerin (üç ila beş gün) de benzer şekilde etkili olduğu ileri sürülmektedir.Hastaneden edinilmiş pnömoni için önerilen ilaçlar üçüncü ve dördüncü jenerasyon sefalosporinler, karbapenemler, florokinolonlar, aminoglikozitler ve vankomisindir. Bu antibiyotikler çoğu kez intravenöz yoldan (damar içine) verilir ve kombinasyon halinde kullanılırlar.Hastanede tedavi edilen hastaların %90'ından fazlası ilk verilen antibiyotiklerle düzelir.

 

Viral

İnfluenza virüslerinin (influenza A ve influenza B) yol açtığı viral pnömoni tedavisinde nöroaminidaz inhibitörleri kullanılabilir.SARS koronavirüs, adenovirüs, hantavirüs ve parainfluenza virüsü dahil olmak üzere toplumdan edinilmiş viral pnömonilerin diğer türleri için herhangi bir özel antiviral ilaç tavsiye edilmemektedir. İnfluenza A rimantadin veya amantadin ile tedavi edilebilirken, influenza A veya B oseltamivir, zanamivir veya peramivir ile tedavi edilebilir. Belirtilerin başlamasından itibaren 48 saat içerisinde kullanılmaya başlanırlarsa bu ilaçlardan en yüksek etki alınır. Avian influenza veya "kuş gribi" olarak da bilinen H5N1 influenza A'nın birçok suşu rimantadin veya amantadine direnç göstermiştir.Komplikasyona neden olan bakteriyel bir enfeksiyonun göz ardı edilmesi mümkün olmadığından viral pnömonide antibiyotiklerin kullanımı bazı uzmanlarca önerilmektedir.İngiliz Toraks Derneği hafif hastalığı olan kişilere antibiyotiklerin verilmemesini tavsiye etmektedir.Kortikosteroidlerin kullanımı tartışmalıdır.

 

Aspirasyon

Genellikle aspirasyon pnömoniti geleneksel olarak yalnızca aspirasyon pnömonisinde endike olan antibiyotiklerle tedavi edilir. Antibiyotik seçimi hastalık nedeni olduğundan şüphe edilen organizma ve pnömoninin toplumdan mı edinildiği yoksa hastane ortamında mı geliştiği dahil çeşitli faktörlere bağlı olacaktır. En yaygın seçenekler klindamisin, beta-laktam antibiyotik ile metronidazol kombinasyonu veya aminoglikozittir.

Aspirasyon pnömonisinde kortikosteroidler bazen kullanılır ancak etkilerini destekleyen bulgular sınırlıdır.

 

Prognoz

Tedaviyle birlikte çoğu bakteriyel pnömoni türü 3–6 gün içerisinde stabil hale gelir. Çoğu belirtinin giderilmesi genellikle birkaç haftayı alır. Röntgen bulguları genellikle dört hafta içerisinde bilgi sağlar ve ölüm oranı düşüktür (%1'den az). Yaşlılarda veya diğer akciğer sorunu olan kişilerde iyileşme 12 haftadan uzun sürebilir. Hastaneye yatırılması gereken kişilerde ölüm oranı %10 kadar yüksek olabilir ve yoğun bakım gereken hastalarda bu oran %30-50'ye çıkabilir.Pnömoni ölüme yol açan en yaygın hastaneden edinilmiş enfeksiyondur. Antibiyotiklerin görülmesinden önce hastaneye yatırılan hastalardaki ölüm oranı genellikle %30'dur.

Özellikle yaşlılarda ve altta yatan sağlık sorunu olan kişilerde komplikasyonlar meydana gelebilir.. Diğerlerinin yanı sıra bu komplikasyonlar ampiyem, akciğer absesi, bronşiolit obliterans, akut respiratuar distres sendromu, sepsis ve altta yatan sağlık sorunlarının kötüleşmesini içerir.

 

Klinik tahmin kuralları

Pnömonide sonuçlarla ilgili daha tarafsız bir şekilde tahminde bulunmak üzere klinik tahmin kuralları geliştirilmiştir. Bu kurallar çoğunlukla kişinin hastaneye yatırılıp yatırılmayacağına karar vermede kullanılır.

  • Pnömoni şiddeti indeksi (veya PSI Puanı)
  • CURB-65 puanı için belirtilerin şiddeti, altta yatan hastalıklar ve yaş dikkate alınır

 

Plöral efüzyon, ampiyem ve abse

Yatay uzanan göğsü gösteren bir röntgen. Sağ akciğer olan alttaki siyah alan daha küçüktür ve altında pulmoner efüzyonu gösteren beyaz bir alan bulunmaktadır. Bunların büyüklüklerine işaretleyen kırmızı oklar bulunmaktadır.
 
Plöral efüzyon: göğüs röntgeninde görüldüğü şekilde. A oku sağ göğüsteki sıvı katmanlanmasını göstermektedir. B oku sağ akciğerin genişliğini göstermektedir. Akciğer etrafında sıvı toplanması sonucu akciğer hacmi azalmıştır.

Pnömonide, akciğerin çevresindeki boşlukta sıvı birikimi meydana gelebilir. Bazen, mikroorganizmalar bu sıvıya enfeksiyon bulaştırıp ampiyeme neden olurlar.Ampiyemi daha yaygın basit parapnömonik efüzyondan ayırmak için, bir iğne yardımıyla sıvı alınıp (torasentez) incelenebilir. Torasentezle ampiyem bulgusuna rastlanırsa sıvının tamamen boşaltılması gerekir ve bu işlem için genellikle drenaj kateterikullanılır. Şiddetli ampiyem vakalarında, ameliyat gerekli olabilir.Antibiyotikler plöral boşluğa kolayca geçemediklerinden enfeksiyonlu sıvı boşaltılmazsa enfeksiyon devam edebilir. Sıvı steril (mikropsuz) ise, yalnızca belirtilere neden olması ya da giderilememesi durumunda boşaltılması gerekir.

Nadiren, akciğerdeki bakteriler akciğer absesi denen enfeksiyonlu sıvı kesesi oluşturur.Akciğerdeki bu abseler genellikle röntgende görülebilir ancak tanının doğrulanması için çoğunlukla göğüs BT taraması gerekir.Abseler normalde aspirasyon pnömonisinde oluşur ve çoğunlukla değişik türde bakterileri içerir. Akciğer absesinin tedavisinde genellikle uzun süre kullanılan antibiyotikler yeterlidir fakat bazen abse cerrah ya da radyoloji uzmanı.tarafından boşaltılmalıdır.

 

Solunum ve dolaşım yetmezliği

Pnömoni, enfeksiyon ve enflamatuvar yanıtın sonucu olan akut solunum sıkıntısı sendromunu (ARDS) tetikleyerek solunum yetmezliğine neden olabilir. Akciğer hızla sıvıyla dolar ve sertleşir. Alveolar sıvıya bağlı olarak oksijeni çıkaran şiddetli güçlüklerle birlikte meydana gelen bu sertlik durumunda, kişinin sağ kalması için uzun süreli mekanik ventilasyon gerekebilir.

Sepsis olası bir pnömoni komplikasyonudur ancak normalde yalnızca zayıf bağışıklığı olan kişilerde ya da hiposplenizm durumunda meydana gelir. En yaygın görülen organizmalar Streptococcus pneumoniaeHaemophilus influenzae ve Klebsiella pneumoniae'dir. Diğer belirti nedenleri miyokard enfarktüsü ya da pulmoner embolizm gibi düşünülmelidir.

 

Epidemiyoloji

Afrika'da koyu kırmızı, Asya ve Güney Amerika'nın bir kısmında turuncu ve Avrupa ve Kuzey Amerika'da sarı rengin olduğu dünya haritası
 
Yaşın standart hale getirildiği ölüm oranı: 2004'te 100,000 kişi başına alt solunum yolları enfeksiyonu.
  no data
  <100
  100–700
  700–1400
  1400–2100
  2100–2800
  2800–3500
  3500–4200
  4200–4900
  4900–5600
  5600–6300
  6300–7000
  >7000

Pnömoni, yılda yaklaşık olarak 450 milyon kişiyi etkileyen ve dünyanın her yerinde meydana gelebilen yaygın bir hastalıktır. Tüm yaş gruplarındaki başlıca ölüm nedenidir ve yılda 4 milyon ölüme yol açar (dünyadaki toplam ölümün %7'si). Bu oranlar beş yaş altı çocuklarda ve 75 yaş üstü erişkinlerde daha yüksektir. Gelişmekte olan ülkelerde gelişmiş ülkelere oranla yaklaşık beş kat daha sık meydana gelir. Yaklaşık 200 milyon vakanın sorumlusu viral pnömonidir. Amerika Birleşik Devletlerinde pnömoni, 2009 itibarıyla başlıca 8. ölüm nedenidir.

 

Çocuklar

2008'de, yaklaşık 156 milyon çocukta pnömoni görülmüştür (151 milyonu gelişmekte olan ülkelerde ve 5 milyonu gelişmiş ülkelerde). %95'i gelişmekte olan ülkelerde meydana gelen 1,6 milyon ölüme ya da beş yaş altı çocuklardaki ölümlerin %28-34'e neden olmuştur.Hastalık yükünün en fazla olduğu ülkeler: Hindistan (43 milyon), Çin (21 milyon) ve Pakistan (10 milyon). Düşük gelirli ülkelerdekiçocuklarda görülen başlıca ölüm nedenidir. Bu ölümlerin çoğu yenidoğan döneminde meydana gelir. Dünya Sağlık Örgütü, yenidoğan bebeklerde görülen üç ölümden birinin pnömoniye bağlı olduğunu tahmin etmektedir. Pnömoniye neden olan bakteriler için piyasada etkili bir aşı var olduğundan, bu ölümlerin yaklaşık olarak yarısı teorik olarak önlenebilir.

 

Tarihçe

ortasında köpek balığı olan bir poster A poster with a shark in the middle of it which reads
 
WPA posteri, 1936/1937

İnsanlık tarihi boyunca pnömoni yaygın görülen bir hastalık olmuştur.Belirtiler Hipokrat (MÖ 460 – 370) tarafından tanımlanmıştır:"Buna bağlı olarak peripnömoni ve plöritik hastalıklar görülecektir: Ateş akutsa, her iki tarafta da ağrı varsa, ya da her iki durum da söz konusuysa, soluk verme olursa, öksürük olursa, çıkan balgam sarı ya da kurşun renginde ise ya da koyu, köpüklü ve kırmızı ise ya da yaygın olandan farklı bir özelliği varsa... Pnömoni son mertebesindeyken, kişi arındırılmamışsa durum tedavi edilebilir değildir ve nefes darlığı varsa, idrarı koyu ve keskinse, boyun ve baş kısmı terliyorsa, ki bu gibi terlemeler kötüdür, boğulma, hırıltı ve hastalığın şiddeti ilerliyorsa ve üstünlüğü elde ediyorsa durum kötüdür." Ancak, Hipokrat pnömoniden "eski uygarlıkların adlandırdığı" bir hastalık olarak bahsetmektedir. Ayrıca, cerrahi ampiyem drenajını da bildirmiştir. Maimonides (MÖ 1135–1204) şu şekilde gözlemlemiştir: "Pnömonide meydana gelen ve her zaman görülen temel belirtiler şöyledir: akut ateş, yan tarafta batıcı plöritik ağrı, kısa ve hızlı soluklar, tırtıklı nabız ve öksürük."Bu klinik tanımlama modern kitaplarda bulunanlarla oldukça benzerdir ve Orta Çağdan 19. yüzyıla kadar olan tıbbi bilgi derecesini yansıtmaktadır.

Edwin Klebs, 1875'te pnömoniden ölen kişilerin hava yollarında bakterileri gözlemleyen ilk kişidir. Yaygın iki bakteriyel neden olan Streptococcus pneumoniae ve Klebsiella pneumoniae'yı tanımlayan ilk çalışma Carl Friedländer ve Albert Fränkel  tarafından, sırasıyla, 1882 ve 1884 yıllarında gerçekleştirilmiştir. Friedländer'ın ilk çalışmasıyla, günümüzde halen bakterilerin tanımlanması ve kategorize edilmesinde kullanılan bir temel laboratuvar testi olan Gram boya tanıtılmıştır. Christian Gram'ın 1884 yılındaki prosedürü açıklayan makalesi iki bakterinin ayrıştırılmasına yardımcı olmuş ve pnömoniye birden fazla bakterinin yol açabileceğini göstermiştir.

"Modern tıbbın babası" olarak bilinen Sir William Osler pnömoninin neden olduğu ölüm ve sakatlığı değerlendirmiş ve pnömoniyi, o zamanlardaki başlıca ölüm nedenlerinden biri olan tüberküloza yetiştiği için, 1918'de "ölüm adamlarının kaptanı" olarak tanımlamıştır. Bu ifade aslında John Bunyan tarafından "tüketim"le (tüberküloz) ilişkili olarak uydurulmuştur. Daha yavaş ve daha ağrılı ölüm şekilleri olmasına rağmen pnömoniye bağlı ölüm çoğunlukla hızlı ve ağrısız olduğundan, Osler de pnömoniyi "yaşlı adamın arkadaşı" olarak tanımlamıştır.

1900'lerdeki çeşitli gelişmeler pnömonisi olan kişilerde görülen sonuçları düzeltmiştir. 20. yüzyılda penisilin ve diğer antibiyotiklerin, modern cerrahi tekniklerin ve yoğun bakımın gelişiyle, gelişmiş ülkelerde %30' yaklaşan pnömoni kaynaklı ölüm hızla düşmüştür. Bebeklerin Haemophilus influenzaetip B'ye karşı aşılanması 1988 yılında başlamış ve kısa bir süre içerisinde vaka oranında dramatik bir düşüşe yol açmıştır. Yetiştinlerin Streptococcus pneumoniae bakterisine karşı aşılanması 1977, çocukların aşılanması 2000 yılında başlamış ve benzer bir düşüşe neden olmuştur.

 

Toplum ve kültür

Gelişmekte olan ülkelerdeki yüksek hastalık yükü ve gelişmiş ülkelerdeki nispeten düşük hastalık farkındalığına bağlı olarak, küresel sağlık toplumu 12 Kasım gününü, ilgili vatandaş ve politikacıların hastalığa karşı harekete geçmesini sağlayacak Dünya Pnömoni Günü ilan etmiştir.Toplumdan edinilmiş pnömoninin küresel ekonomik maliyetinin $17 milyar olduğu tahmin edilmektedir.

Makaleni beğendinizmi? Sosyal medyada takip edin!

Küfür, hakaret, rencide edici ve büyük harfle yazılan yorumlar onaylanmayacaktır.

Sakura

San Francisco temelli bir firmanın tavuk tüyünden laboratuarda yetiştirdiği tavuk eti

Editörün Seçimi